Suyun önemini anlatmak için güzel bir ifade. Damlaya damlaya göl oluru biliriz, fakat damlaya damlaya çöl olacağını pek düşünemeyiz. Beyoğlu Belediyesinin suyun önemini vurgulamak için başlattığı bir kampanyada bu sloganı kullanmış.
Gerçekten güzel bir ifade bütün okullarda bu konunun üzerinde durulması gerektiğini söylemişler. Madem susuz hayat mümkün değil her an ona ihtiyacımız var. Nerede olursak olalım. Bu nimeti iktisatlı bir şekilde kullanmanın yolunu öğrenmeliyiz. Milyonlarca öğrencinin okuduğu okullarda böyle bir eğitimin başlatılmasına acil ihtiyaç vardır.
Genelde insanlar başkalarının parasını çok kolay harcarlar. Hepimiz ve özellikle öğenciler evlerinde suyu ve elektriği nasıl harcıyorsa, okulda da aynı şekilde harcamayı öğrenmeli. Aynı şekilde memurlarda bunları kullanırken faturaların kendileri tarafından ödendiği hassasiyetinin içinde olmalıdırlar. Damlaya damlaya çöl olabileceğiyle ilgili bir kaç örnek: Damlayan bir musluk ayda 2 bin 250 litre, günde 75 litre su kaybına sebep olur. Bu suyla yılda 900 kere duş yapılabilir. Evet iklim değişiklikleri sebebiyle sularımızın yavaş yavaş çekildiğini görüyoruz.
“Uluslararası Nehir Havzaları Yönetimi Kongresi’nde konuşan Uluslararası Büyük Barajlar Komisyonu Başkanı Luis Berga, dünya genelindeki su kıtlığının yüzde 20 civarında olduğunu söylemiş. Ayrıca 7 ülkede çok büyük su kıtlığı yaşandığını da hatırlatmış.1
Evet suyun biçimlendirdiği bir hayat yaşıyoruz. Hayatın kaynağı olması, susuz hayatın mümkün olmayışından dolayı dünya genelinde yerleşim alanları suyun çevrelerinde olmuştur. Çok düzel bir yerde bir villanız olsa eğer orada su yoksa o güzelim bina bir taş yığınından bir farkı kalır mı? Bu önemine binaen Cenâb-ı Allah “Her şeyi sudan yarattım”2 diye buyurmaktadır.
Allah korusun büyük şehirlerde bir su sıkıntısı başlarsa hiç olmazsa şiimdilik uzaklarda bir köyümüz var. Düşüncesi beni biraz rahatlatıyor. Gerçi böyle bir durum umumî bir musibet olduğu için herkesi her yerde etkileyecektir. Nimetler içinde iken hiç düşünmüyoruz. İnsan vücudunun % 70’i su ve insanın organizmasında su kaybı % 10’dan fazla olduğunda hayatî tehlike başgösterir. Böylesine varlığı hayatımızla bağlantılı bir nimeti nasıl israf ediyoruz, nasıl kirletiyoruz? Önce bilinçsizce rızkımızın kaynağı olan suları kirleterek rızkımızın azalmasına sebep olduk. Nitekim kirletmek suretiyle, aşırı avlanma suretiyle, balık türlerinin azalmasıyla kendi rızkımızın azalmasını sağladık. İşte “bu kirli el.”
“Ne zaman balıklar milyon yumurtayı yumurtlamadığında o vakit insanın da yaşayamayacağı ve hayatın sukut edeceği”3 bilinmeli. Ve şimdi kirlettiği suda balık ararken “kirli eli”nin tahmin ettiğinden daha çok kirli olduğunu gördü. Ama bütün sermayesini verse belki de bu teraküm etmiş pisliği temizleyemeyecektir. Erzurumlu İsmail Hakkı ve Fuzuli’nin su ile ilgili yazılarını aşağıya alıyorum “Su vad-i hayrette Her seng ile ceng eyler Deryasına vuslatta Aheng-i peleng eyler. Su kasidesinden Saçma ey göz, eşkden gönlümdeki odlare su, Kim bu denlu dutuşan odlare kılmaz çare su, Suya versun bağban gülzarı, zahmet çeekmesün, Bir gül açılmaz yüzün tek, bin gülzare su.4
Dipnotlar:
1- Yeni Asya, s. 12, 2- Kur’ân, Enbiya. 30, 3- Lem’alar, 95, 4- Osmanlı Su Medeniyeti s, 153.
29.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|