Eşlerin karşılıklı anlayış içinde görevlerini hakkıyla yapabilmeleri için anne-babanın çocuklarını ona göre yetiştirmeleri gerekiyor.
Evlilik, haklar kadar görevlerin de birlikte yapılmasıyla yürür. Görev yapmadan hak istenmez. Bir ailede herkes görevlerini bilip uygularsa haksızlık söz konusu olmaz.
Rebia Kabilesinin ileri gelenlerinden Ümame binti Haris, kızını Melik Haris bin Amr’la evlendirirken ona verdiği öğütlerin aile huzurunu sağlamada ne kadar büyük bir önem arz ettiğini görüyoruz.
Ümame, kızına, terbiyeli bir kişi olarak yetişme ve asaletli olmanın öğütten uzak kalmayı gerektirmeyeceğini hatırlatıyor. Aksine öğütlerin, bilenler için bir hatırlatma, bilmeyenler için öğrenme imkânı sağlayacağına dikkat çekiyor ve şunları söylüyor:
“Kızım! Şimdi sen doğup büyüdüğün yuvandan hiç tanımadığın bir eve gidiyorsun. Eğer efendinin hoşnutluğunu gözetir, kollar, hizmette kusur etmezsen o da sana kul köle olur, sevgisini kazanırsın ve seni hoşnut etme yollarını arar.
“Şimdi sana on öğüdüm var. İyi bir geçim ve mutlu bir evlilik için bunları öğrenip uygulamayı sakın ihmal etme.
“Efendinin getirdiklerini içtenlikle kabul et. Beğenmemezlik etme.
“Sözünü tut. Kaçın dediklerinden kaçın.
“Evini ve üstünü başını temiz tut. Göze hoş gelmeyen haller, rahatsız edici kokulardan uzak kal ki eşin senden tiksinmesin.
“Uyku ve yemek saatlerine dikkat et; zamanında yemeğini ve yatağını hazırla. Çünkü açlık ateşi yükseltir, uykusuzluk da öfkeye sebep olur.
“Efendinin malını koru, israf ve telef etme. Şeref ve itibarını kolla, yakınlarına değer ver.
“Aslâ ona baş kaldırma. Aksi halde sana kin bağlar. Sırrını ifşa etme. Yoksa sana cefa çektirir.
“Kızım! Efendin üzüntülüyken sevinçli, sevinçliyken de üzüntülü görünme.”
Herbiri birer altın niteliğinde, önemli birer hayat tecrübesinin ürünü olan bu gerçekler, evlâtlarının geçimlerini isteyen her anne-babanın yavrularına yapabileceği, yapmaları gereken öğütler. Bu öğütlere uymak demek erkeğin gönlünü fethetmek demektir. Artık o ocakta sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörü hükmetmeye başlar. Böyle bir yuvada huzursuzluktan da söz edilmez artık.
Demek huzurun yolu görevleri zevkle üstlenmekten geçiyor.
Bütün mesele Ümame’nin şu nirengi noktası olabilecek sözünde düğümlenmiyor mu? “Hanım, efendisinin hoşnutluğunu arar, hizmette kusur etmezse efendisi de ona kul köle olur.”
29.04.2007
E-Posta:
[email protected]
|