Her seçim döneminde insanlarımızın içine düştüğü bazı hatalı yaklaşımlar vardır. Bana göre en büyük hatamız, memleketin kurtuluşunu ve geleceğimizin huzur ve güvenini siyasî kadrolara bağlamamızdır. Bazıları zannediyor ki, desteklediği siyâsî kadrolar iktidara gelirse her şey güllük gülistanlık olacaktır.
Geleceğini siyasette gören insanlar aşırı siyasetçi oluyorlar. Aşırı siyasî tarafgirlik içine girenler genellikle tahammülsüz oluyor ve bir türlü halkın kendilerini tercih etmemesine bir mânâ veremiyorlar. Onlara göre herkes onların siyasî partilerini tercih etmelidir. Bu anlayışla kendi parti mensuplarının yaptıkları hatalarını görmemekte veya tevil etmekte, karşı tarafın en ufak bir yanlışını ise olabildiğince büyüterek nazara vermektedirler. Bu durum da tarafgirliğin gözünün kör olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.
Telif ettiği Risâle-i Nur eserleriyle asrımız insanlarının imanlarının kurtulmasına vesile olan Bediüzzaman Said Nursî, siyasetçinin taraftarını şeytanken melek olarak görmesinden, kendi siyasî görüşünü paylaşmayanları da melek iken şeytan görmesinden ürkmüş ve hepimiz için önemli bir ders olan “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” ifadesini kullanmıştır. O büyük zâtın, yine “menfaat üzerine dönen siyaset canavardır” ve “Siyaset akılları geveze, kalbleri ifsad eder” mânâlarına gelen ders verici ifadeleri bizim için yol gösterici birer ışık olmalıdır.
Elbette kötülerin içinden en iyisini seçmek durumundayız. Bu memlekete ve insanlarının maddî, manevî değerlerine en az zarar verebilecek olanları ve ülkemizi gerçek demokrasinin nimetlerinden istifade etme yönünde ilerletmeye kararlı olan kadroları, inanç düşmanlarına ve sadece kendisi gibi düşünenlere hayat hakkı verenlere tercih etmemiz gerekir. Bunu da küçümsememek ve mutlaka oyumuzu ehven olandan yana kullanmamız gerekmektedir.
Ancak unutmamamız gereken önemli bir durum vardır ki; o da, siyesetin ve siyasetçinin ancak bir vesile olabileceğini, asıl geleceğimizi hayırlarla donatacak gücün ancak Kadir-i Küll-i Şey’ olan Allah olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gereğidir. Allah isterse fasık ve facirlerle de dinini yüceltebilir. Bizim görevimiz mevcutların içindeki en ehvenini tercih etmek, gerisini Allah’a bırakmak, Ona tevekkül etmektir.
Her şeyden önce niyetimiz halis olmalıdır. Tercihimizi birilerinin inadına olarak, birilerinden nefret ettiğimiz için veya birilerinden menfaat umduğumuz için değil, sadece Allah rızasını gözeterek kullanmamız gerekmektedir. Böyle yaptığımız zaman yaptığımızın mükâfatını mutlaka Rabbimiz verecektir. Çünkü biz ancak tercih edebiliriz. Takdir ise Allah’tandır.
Geçtiğimiz seçim döneminde de maalesef hiç beklemediğimiz insanların aşırı bir şekilde geleceklerini şimdiki iktidara bağladıklarını gördük. Tercih etmelerini hoş karşılardık elbette. Ama “Bunlar gelirse her şey düzelir” yaklaşımını çok tehlikeli bulmuş ve her şeyi düzeltme gücüne sadece Allah’ın sahip olduğunu ifade etmiştik. Nitekim gördük ki, yapmak istedikleri birçok müsbet icraatı yapamadılar ve o kardeşlerimiz de hayal kırıklığına uğradılar. Tabiî eğer tarafgirlik sâikasıyla onların o müsbet icraatları yapamamalarından dolayı, onları mazur görmek için bazı sebepler icat etmemişler ise...
Ben inanıyorum ki, bilhassa inanmış kesimler ferahı ve fereci sadece siyasetçilerden bekledikleri sürece, Rabbimiz bize maksadımızın aksiyle tokat vuracaktır. Biliyoruz ki Peygamber Efendimizin (asm) “Siz nasılsanız, öyle idare edilirsiniz” hadisi, büyük bir hakikati ifade etmektedir. Zira önce kendimizi düzeltmemiz gerekir. Kendimizi düzelttikten sonra toplumun manevî açlığını giderme yolunda ihlâs ve samimiyetle çaba göstermemiz gerekir. Bunlar birinci derecede makam ve mansıpla, enaniyet ve gururla olacak işler değildir. Rabb-i Rahimimize şükran duygularıyla yönelmeli ve hiçbir menfaat gözetmeksizin sadece Allah rızası için iman hizmetimizi devam ettirmeliyiz. Böyle yapmadığımız takdirde, Allah korusun zındıka komitelerinin siyasî oyunlarından kurtulmamız zor olacaktır.
Çare, siyaseti hayatımızın birinci gayesi olmaktan çıkarıp, asıl gündemimiz olan iman ve Kur’ân’a yönelmek...
15.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|