Ortalığın siyaset yüzünden toz duman olduğu ve siyasî tercih konusunda kafa karışıklıklarının oldukça fazla olduğu günler yaşamaktayız. Mümkün olduğunca siyasetin menfaat kokan cihetine âlet olmadan ve kardeşlerimizle birlik ve beraberliğimizi muhafaza ederek bu süreçten çıkmak zorundayız. Siyasetin dünyamızda olduğundan fazla yer aldığına maalesef mani olamıyoruz. Böyle olunca da siyaseti gözümüzde büyütüyor ve insanları siyasî tercihlerinden dolayı yargılamayı kendimize vazife biliyoruz.
Ben diyorum ki, geliniz bu siyasî vasat, iman ve Kur’ân hizmetini deruhte eden insanları birbirine düşürmesin. Sonuçta bizim bir tercihimiz vardır ve elimizi vicdanımıza koyarak o tercihimizi kullanacağız. Elbette en doğru tercih için çabalayacağız ve ilerde “elimiz kırılsaydı da oyumu onlara vermeseydim” şeklindeki bir pişmanlığı yaşamamak için çok ince eleyip sık dokumak zorundayız. Kendi başımıza sağlıklı bir sonuca ulaşmamızın mümkün olmadığını düşünürsek, bir nev’î meşveret olarak kabul edeceğimiz camiamızın genel temâyülüne uymak bizim için en sağlıklı yol olacaktır diye düşünüyorum.
“Cemaat da ne oluyor, zaten yanlış kişileri tercih ediyor” diyen bir insanın doğru yapma ihtimali oldukça düşük olacaktır kanaatımca. Ama, “Kafamda bazı soru işaretleri var, ama ben cemaatımın genel temayülüne uyacağım” diyen bir insan en azından Sünnet-i Seniye olan meşveretin gereğini yapmış olacaktır. Ben acizane şimdiye kadar hep bu durumu düşünerek oyumu kullandım ve hiçbir zaman vicdanî bir rahatsızlık duymadım. Zaman tünelinden geri gitme imkânım olsaydı, hiç çekinmeden aynı tercihleri yapacaktım.
Bizim oy vermeyeceğimiz zihniyetler kesin ve nettir. Biz, dine ve dinî kurumlara karşı olup, İslâmî gelişmeleri irtica sayanlara oy vermeyeceğiz. Biz demokrasiyi kendi zihniyetleri için tehlikeli görüp, statükonun devamından yana olan devletçilere oy vermeyeceğiz. Biz, hangi tür olursa olsun ırkçılara oy vermeyeceğiz. Biz dini siyasete âlet edenlere oy vermeyeceğiz. Peki kimlere oy vermemiz gerekir? Şüphesiz bizler, bu memlekete sağlıklı bir demokrasi getirebilecek, inançlarımıza saygılı olup, inancımızı yaşamamızla ilgili sıkıntılara son verebilecek durumda olan kadrolara oy vereceğiz.
Bu konu üzerinde eğer bir kafa karışıklığı varsa ve bu konuda iki parti üzerinde tartışma yaşanıyorsa ve eğer birbirimizi iknâ edemezsek, bence bizleri birbirimize düşürecek bir tavır içine girmememiz gerekir. Kaldı ki, herkes perde arkasında vicdanıyla baş başa kalacaktır. Bunun için birbirimizi kırmamız ve siyasî tercihi olduğundan fazla önemli göstermemiz doğru olmayacaktır.
Siyasette, günlük gelişmelere bağlı kalmadan, geçmişi ve geleceği iyi düşünerek karar vermek lâzımdır. Yukarıda da ifade ettiğim gibi onların bazı davranışlarını benimsemezsek dahi, demokrasi konusunda en samimî olanları tercih etmemiz gerekir. Çünkü bu ülkede tam bir demokrasi, yani en azından Avrupa Birliği standartlarına uygun bir demokrasi olmadan bazı tabulardan kurtulmamız mümkün olmayacaktır.
İktidardakiler dindar olsa da ne yazık ki bir şey yapılamıyor ve hatta böyle iktidarlar zamanında oligarşik yaklaşımlarını demokrasiden daha önemli görenler inancımıza yönelik yasakları kemikleştiriyorlar. Demek ki, bu memlekette Müslümanların rahat yaşayabilmesi için sadece dindar insanların iktidarda olması yetmez. Önemli olan iktidardakilerin gerçek hürriyetçi ve demokrat olması ve bu ülkeyi demokrasinin güzellikleriyle tanıştırma gücüne sahip olmasıdır.
Diğer bir husus, bir kitle partisi olmak isteyen partiler, zaman zaman benimsememiz mümkün olmayan bazı tavırlar sergileyebilirler. Ne yapalım ki, onların tümüyle bizim düşündüğümüz gibi hareket etmeleri mümkün değildir. Ayrıca siyasîlere oy verenler yalnız biz değiliz. Onlar değişik kesimlere hitap ederek oy almak isterler.
Yazıyı fazla uzatmamak için asıl söylemek istediklerime geçmek istiyorum: Elbette ki aynı dâvâya iman etmiş insanların aynı tercihte bulunması duâ yerine geçecek ve güzel sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Ama bunu zorla yapmamız mümkün değildir. O zaman siyaseti, gündemimizin birinci maddesinden çıkaralım. Bizim en önemli gündemimiz iman, İslâm, ihlâs, uhuvvet, muhabbet olmalıdır. Siyasî tercihlerden dolayı birliğimizi bozarak zındıka komitelerinin yüzünü güldürmeyelim. Bizim tercihimizden ve siyasî yorumumuzdan farklı düşünenler varsa bunu büyük bir mesele haline getirmemek gerekiyor. İnşallah önümüzdeki seçimler memleketimiz için hayırlara vesile olur. Yeter ki bizler birlik ve beraberliğimizi bozmadan iman ve Kur’ân hizmetimize devam edelim.
14.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|