Milletimizin kâhir ekseriyeti, dinî değerlere taraftar olduğundan, başındakileri de öyle görmek istiyor ve öylelerini tercih ediyor. Hatta kendileri dindar olmasa dahi, kendilerini idare edecek olan idarecilerin dindar olmalarını veya en azından dine ve dindarlara taraftar olmalarını istiyor.
Reyini kullanırken de çoğunlukla dindar ve muhafazakâr olan kişi veya partileri tercih ediyor. Dine mesafeli, manevî değerlerden uzak olan aday ve partilere teveccüh etmiyor, destek vermiyor çoğu zaman.
Bu ifade etmeye çalıştığımız durum, bu topraklar üzerinde yaşayan insanımızın hemen hemen değişmeyen bir özelliği, bir prensibidir. Uzak veya yakın siyasî tarihimize baktığımızda bunun böyle olduğunu hemen görüyoruz. Tek partili veya darbe dönemlerinin dışında dine ve dindarlara hep mesafeli olmayı tercih eden partilerin, hiçbir zaman milletten destek alamadıklarını; her defasında dinî değerlerle barışık, ehl-i din ile anlaşabilen partilerin milletin reyleriyle başa gelerek hükümet olduklarını görüyoruz.
Tek parti döneminin sona erip seçimlerin yapılmasına geçildiği, demokrasi dönemi diye adlandırdığımız dönemlerde, halkımız hemen her defasında, kudsî değerleri önemseyen, milletin değer verdiği mukaddeslere değer veren kadroları başa getirdi.
Bu konuda halkımızın göz önünde bulundurduğu ve arzuladığı bir diğer özellik de, başa gelecek olan kadroların din ve vicdan hürriyeti başta olmak üzere, fikir ve düşünce serbestiyetine önem veren, insan haklarını ön planda tutmayı prensip edinen ve böyle bir ortamın tesisi için çalışmaya öncelik tanıyan demokrat zihniyetli siyasî kadrolar olmasıdır.
Başa geçmeye aday olan kişi veya kadroların dindar olmaları çok güzel ve aranılan bir özellik olmakla beraber, maharet ve aynı zamanda demokratlık da idarecilerde olması gereken vazgeçilmez bir özellik olduğunu bilen milletimiz, reyini verirken bu hususiyetleri de çoğu zaman gözönünde bulundurmaya çalıştı. Tercihinde dindarlık, dine taraftarlık ve kısaca demokrat olmayı gözeten ve bu özellikleri taşıyan demokrat kadrolara, reyleriyle destek veren bu millet, uzun yıllar bu kadroların iktidara gelerek hükümet olmalarını sağladı. Bu kadrolar da, milletimizin bu teveccüh ve desteğine lâyık olmak, onların maddî ve manevî desteklerine nail olmak için, onların istek ve beklentileri doğrultusunda maddî ve manevî sahada unutulmaz eserler vücuda getirdiler.
Tek partinin reva gördüğü maddî ve manevî sıkıntıları gidermek için, demokrat hükümetler bir taraftan yollar, fabrikalar, barajlar inşâ ederek yeni iş sahaları açarken; diğer taraftan da milletimizin en çok ihtiyaç duyduğu ve uzun yıllar bilerek ihmal edilen dinî ve manevî ihtiyaçların önünün açılması için camiler, Kur’ân kursları, imam-hatip okulları inşâ ederek milletin hizmetine sundu.
Çok enteresandır, ülkenin sevk ve idaresinde oldukça usta ve maharetli olan bu siyasî kadrolar, öyle çok dindar değildi belki ve milletten destek isterken de dini ve dinî argümanları öne çıkarmadan talepte bulundular. Millet de onları samîmî ve güvenilir bulduktan sonra onlara destek verdi. Ve onlar başa gelince de o günden bugüne kadar, belki hiçbir hükümete nasip olmayan manevî sahadaki hizmetlere imza attılar.
Milletimizin, kendi isteğiyle, kendi hür iradesiyle, kudsî değerlerine mesafeli olan, hatta onlarla kavgalı olan sol partilere destek vermediğini söylemiştik. Fakat az da olsa, zaman zaman, dindar görünen ve dinî değerleri ön plana çıkararak milletten rey isteyen muhafazakâr kişi ve partilere de destek verdiğini biliyoruz. Ülke idaresinde hiçbir tecrübeleri bulunmayan, ama dürüst görünümlü, namazlı niyazlı oldukları için milletin teveccühüne mazhar olan, mukaddes değerleri kullanarak iktidar veya iktidar ortağı olarak başa gelen bu çeşit kadrolar, en çok iddialı oldukları ve millete söz verdikleri dinî sahada, hemen hemen gözle görülür bir hizmette bulunmadılar. Hemen hiçbir imam-hatip okulu veya Kur’ân kursu dahi açamadılar. Daha da beteri göstermelik bazı atraksiyonlar sebebiyle fitneyi uyandırarak, bazı güç odaklarını harekete geçirdiler ve onca imam-hatip okulunun ve Kur’ân kurslarının kapılarına kilit vurulmasına sebep oldular.
Demek oluyor ki, millete hizmet niyetiyle iktidar olan kadroların sırf dindar olması yetmiyor. Hükümet olup hizmette bulunmak ayrı bir kabiliyet, ayrı bir maharet gerektiyor.
13.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|