Hz. Ali’nin küçük oğlu, Efendimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin birgün ziyaretçileriyle oturmaktaydı. Hizmetçi köle yemek kabıyla yanlarından geçerken kaptaki yemeği Hz. Hüseyin’in üzerine dökmesin mi?
Öfkeli bakışlarla hizmetçiyi süzdü Hz. Hüseyin. Kızacaktı. Ancak kölenin ağzından dökülen cümleler onu yatıştırmaya yetti. Bu cümleler bir âyetin kelimeleriydi ve şu anlamdaydı: “O takva sahipleri ki öfkelerini yutarlar.”
Âyeti duyar duymaz irkilen Hz. Hüseyin hemen toparladı kendini, asık suratını düzeltti: “Ben de öfkemi yuttum” dedi. Çünkü duydukları Allah sözüydü. Allah’a karşı ise saygısı sonsuzdu. Onun sözünü duyar da nasıl saygısız davranırdı.
Köle âyetin devamını okudu: “Onlar insanların kusurlarını affedenlerdir.”
Hz. Hüseyin de: “Ben de seni affettim” dedi.
Köle okumaya devam ediyordu. Âyeti sonuna kadar okudu: “Allah iyilik yapanları sever.”
Hz. Hüseyin de “Ben de sana iyilik yapıyor ve seni âzâd ediyorum. Artık hür ve serbestsin” diye karşılık verdi.
Kölenin sevincine diyecek yoktu. Hz. Hüseyin’in Allah’a olan sevgi ve saygısı kölenin özgürlüğüne sebep olmuştu. Köle sevinçten uçuyordu artık.
Kölenin okuduğu Âl-i İmran Sûresi 134. âyetinin tamamı şu anlamda:
“O Allah’tan korkan ve Ona saygı duyan kimseler ki, bollukta ve darlıkta bağışta bulunanlar, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir. Allah da iyilik yapanları sever.”
Görüldüğü gibi hizmetçi kölenin bir âyeti bilip okuması özgürlüğüne sebep oldu. Biz de Allah’ın âyetlerini öğrenir ve uygularsak öncelikle kötülüğü emreden nefsin esaretinden kurtulur, Allah’a kul olmanın özgürlüğünü yaşarız.
Hem bu olay gösteriyor ki Kur’ân yaşanmak için indirilmiştir. Onun hakikatleri maddî ve manevî dertlerimiz için şifa kaynağıdır. Bütün problemler onunla çözülür, bütün sıkıntılardan, dertlerden onunla kurtulunur.
Sahabenin dünyasında İslâm yaşanan bir hakikatti. Uyguladıkça öğrenir, öğrendiklerini de uygularlardı. Onun için Sahabe on âyeti uygulamadıkça ikinci on âyeti öğrenmezlerdi.
Ruh, kalp, akıl ve bütün duyguları ihya eden bu hakikatler hazinesi yaşanmadıkça nasıl insanı diriltecektir?
Herkesten ve her şeyden önce Kâinatın Efendisi bildirilen hakikatlere uyuyor, sonra ümmetine anlatıyordu.
Ölüler dini değil sen de bilirsin ki bu din. / Diri doğmuş, dipdiri duracak durdukça zemin.
13.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|