İnsana bir kısım hisler verilmiştir. Kiminde öfke, kiminde inat, kiminde hırs, kiminde şehvet hâkimdir.
İnsana düşen bu duyguları dizginlemek, aşırılıklara meydan vermeden dengede tutabilmektir.
Bunları dengede tutabilmenin yolu ise ancak Allah ve Resûlünün emirlerine uymaktan geçer.
Diyelim ki öfkelendiniz. Öfkeye hâkim olmanın önemiyle ilgili hadis-i şerifler hemen hatıra gelir. Gerçek pehlivanın başkalarının sırtını yere seren değil, öfkelendiği zaman öfkesine hâkim olan kimse olduğunu düşünür ve öfkenizi dizginlersiniz. Bu duygunun ancak hakkın çiğnenmemesi için kullanılacağını bilir ve bir haksızlığa uğradığınızda da hemen cezalandırma yoluna gitmez, affı tercih etmenin faziletini hatırlayarak af yolunu seçersiniz.
İslâmın verdiği eğitim budur bize. Hz. Ömer’in başından geçen şu hadise onun bütün sertliğine rağmen hak karşısında boynunun ne kadar kıldan ince olduğunu gösterir.
Birgün Uyeyne bin Hısn, Medine’ye gelip yeğeni Hürr bin Kays’ın evine misafir olmuş. Hürr ise Hz. Ömer’in meşveret meclisinde yer alan gençlerden biri. Onun aracılığıyla Hz. Ömer’in huzuruna çıkar. Hatırı sayılır kimselerden biridir Uyeyne bin Hısn da. Bir kısım şeyler söyler Hz. Ömer’e. Ama sözler Hz. Ömer’i çileden çıkaracak cinstendir. Der ki:
“Ey Hattab’ın oğlu! Vallahi bize çok şey vermiyor, aramızda adaletle hükmetmiyorsun.”
Kılı kırk yaran bir adalet anlayışı ve uygulayıcısıydı Hz. Ömer. Son derece cesurdu, hakkın yerine getirilmesinde taviz nedir bilmezdi. Üstelik devlet başkanıydı. Şimdi ise resmen suçlanmaktaydı.
Yenilir yutulur cinsten değildi bu suçlama. Demek itibarına dayanarak bu sözleri söyleyebilmişti Uyeyne bin Hısn.
Hz. Ömer ister istemez öfkelendi. Hatta onu cezalandırmak istedi. Ancak onu Hürr’ün hatırlattığı bir âyet yatıştırmaya yetti.
Hürr diyordu ki: “Ey mü’minlerin Emiri! Allahu Teâlâ, Peygamberine, ‘Kolaylık göster, affa sarıl, iyiliği tavsiye et, câhillerden yüz çevir’ buyuruyor. Bu da cahillerdendir.”1
Olayı bize aktaran İbni Abbas der ki: “Allah’a yemin ederim ki Hürr bu âyeti okuyunca Hz. Ömer hemen durdu. Cezalandırma yoluna gitmedi. Âyet onu tutmuştu.”2
Dipnotlar:
1- A’raf Sûresi: 199.
2- Riyazü’s-Salihîn, 1:82 (Buharî’den).
05.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|