Hz. Ali, “Perde-i gayb açılsa yakînim ziyadeleşmeyecek” der. Yani “Aradan perdeler kalksa Allah’ı, melekleri, peygamberleri, kabri, Mahşeri, Mahkeme-i Kübrâyı, Mizanı, Sıratı, Cenneti, Cehennemi görsem, imanımda bir artma olmaz. Çünkü görüyor gibi inanıyorum” demek istiyor.
Hz. Ali’nin görünmeyen âlemlerle ilgili düşüncesi bu. Mi'racı, Efendimiz (a.s.m.) halka anlattığında bazıları “Acaba böyle birşey olabilir mi?” gibisinden tereddüte düşmüş, Hz. Ebû Bekir’e gidip sorduklarında o, “Bunu o mu söylüyor?” diye sormuş, “Evet!” dediklerinde, o da hiç tereddüt etmeden, “O söylüyorsa doğrudur” diye karşılık vermişti.
Onların dünyasında iman buydu. Zaten iman, inanılacak şeylere hiç tereddüt etmeden kesin olarak inanmak değil midir? Böyle inandıkları için de sağa sola zikzak çizmiyor, inandıkları gibi yaşıyorlardı.
Acaba biz onların görür gibi inandıkları şeyleri dünya gözümüzle görseydik nasıl davranırdık?
Resûl-i Ekrem (a.s.m.) buyururlar ki: “Şüphesiz ben sizin görmediklerinizi görüyorum. Gökyüzü meleklerin sıkletinden dolayı gacırdadı. Gacırdamakta da haklıdır. Çünkü orada Allah’a secde etmek için bir meleğin alnını koymadığı dört parmak kadar dahi boş bir yer yoktu.
“Vallahi, benim bildiklerimi bir bilseydiniz az güler çok ağlardınız, yatakta hanımlarınızla yatmaktan lezzet alamaz, Allah’a feryad ederek yollara, dağlara fırlardınız.”1
Dünyanın patırtı ve gürültülerinden uzak, dağ başında kendi dünyasına çekilip kaygısızca hayat süren bir çoban misâli biz de kendi kabuğumuza çekilip bazı hakikatleri ne hatırlıyor, hatırladığımızda da ne irkiliyor, ne dert ediniyor, ne de telâşa kapılıyoruz.
Tabiî Cehennemin dehşetini görseydik hiçbir şeyden tat alamaz, dünyadan el etek çekip iğne iplik olurduk. Cennetin güzelliklerini görebilseydik dünyaya iştahımız kalmazdı.
Ne açlıktan iğne iplik olalım, ne iştahımız kaçıp dünyadan el etek çekelim. İman gözlüğüyle gerçek istikbali; birgün mutlaka yüzyüze geleceğimiz bu hakikatleri tefekkür edip en azından kendimize bir çeki düzen veremez miyiz? Biz görmesek de bizim adımıza hiçbir sözünde en küçük bir yanlışlık bulunmayan Efendimiz (a.s.m.) görmüş. Biz görmesek de Kâinatın Sahibi yaratmış, kitabında ve Resûlü yoluyla bizlere anlatmış.
En önemli meselemiz bütün bunlara görüyor gibi inanıp ona göre söz ve davranışlarımızı kontrol altına almak olmalı değil midir?
Dipnotlar: 1- Riyazü’s-Salihîn, 1:440 (Tirmizî’den).
04.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|