ANAP Lideri Erkan Mumcu Sky Türk’te konuştu.
Zehir zemberekti. Eski partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yerden yere vurdu.
Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın açıklamaları için, özellikle eski siyasîleri aratmayan “provokasyon” değerlendirmesi hayli ilginçti.
Derken, aynı gün haber bültenlerinde, Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın:
“Keşke Sezer’i ikinci kez seçebilseydik! Ama bitiyor” diyen imalı sözleri...
NTV’de Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin 16 Mayısta sona ereceğini söylerken, bu tarihten sonra Cumhurbaşkanlığına TBMM Başkanı’nın vekâlet etmesi gerektiğini savundu.
TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi ve CHP Konya Milletvekili Atilla Kart da çok açık bir şekilde yeni cumhurbaşkanı seçilinceye kadar mevcut cumhurbaşkanının görevine devam edeceğini belirtiyor.
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk ise,
“Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılamazsa eski Cumhurbaşkanı göreve devam eder. Cumhurbaşkanı seçiminin yapılamaması boşalma sayılmaz. O yüzden TBMM Başkanı vekâlet etmez” diyor.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi, Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Cem Eroğul ise, “Anayasa’da besbelli, yazılmış. Bana göre de eski Cumhurbaşkanı göreve devam eder. TBMM Başkanı’nın vekâlet etmesi için ölüm, çekilme gibi boşalmaya yol açabilecek sebep olacak” diye konuştu.
Görüldüğü gibi, sadece siyasetçilerin değil, akademisyenlerin bile kafası karışık.
ÇAPA TIP’TAKİ OTO PARK
Çapa Tıp Fakültesi’ne hasta ziyaretine giden veya işi düşen araçlı bir vatandaş varsa, bilsin ki, kendini bir çıkmazın ve mağduriyetin içinde bulacak.
Nasıl mı?
Çapa’ya girdiğinizde otopark için kart alıyorsunuz.
İçeri girdiğinizde aracınızı park edecek bir yer ararken, sağlı sollu park halindeki araçların etrafının zincir veya demir kazıklarla kapalı olduğunu görüyorsunuz. Boşluk olan yerlere girme çabanız ise nafile... Çünkü orada sivri dişli tuzaklar sizi bekliyor... Sizi o boş alanlara sokmuyorlar. Çünkü önemli yerler öğretim üyelerine veya hastahane personeline ayrılmış. Israr etseniz faydasız...
Seyir halinde kendinize bir yer ararken, otopark görevlileri sizi bir yere doğru yönlendiriyor... Sanıyorsunuz ki, ileride boş park alanları var.
Hayır yanıldınız. Sizi yönlendirdikleri yer, hastahane çıkışı... Geri dönmeniz mümkün değil. Çünkü yol dar... İkincisi, arkanızda bir araç ordusu var. Tıpkı oltaya takılmış balık misali, birden bire kendinizi çıkış parası ödüyor halde buluyorsunuz. Yani otopark görevlileri sizi resmen yoluyor...
Her 5 dakikada bir bu tuzağa düşen araçları hesap edin, hastahane masrafının yıllık kazancı bir günde çıkar.
İnsanları resmen “enayi” yerine koyuyorlar.
Sessiz mağdurların sesi olarak soruyorum:
Bu mağduriyeti kim durduracak?
ÇAĞ-DIŞI YAŞAM
Müzik evrensel bir dil...
Farklı müzik dallarını ayırıp “çağdaşlık” simgesi sayarsanız “bölücülük” yaparsınız.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan diyor ki:
“Türk Sanat Müziği yerine Batı Müziği dinlenmesi gerekir.”
Çağdaş Yaşamı derken isim yanlış konulmuş sanki.
“Çağdışı Yaşamı” desek yerinde mi olur?
Çok sesli müziğe kafayı takmış.
Diyor ki:
“Bizim müziğimiz tek sesli. Batı müziğinin özelliği çok sesli olması.. Batı müziğinde orkestrasyon vardır, farklı şeyleri söylemek uzlaşmadır, demokrasi anlayışına sahip olmaktır.”
Kimsenin “müzik zevki”ne karışmayız. Her müziğin kendine ait özelliği ve güzelliği vardır.
Saylan’ın sırf “demokrasi” için söylediklerine katılıyoruz. Ama “demokrasi dışı” hareketlerine ne demeli?
“Muhammed” ismine tahammül edemeyen, müzik zevkini dar bir kalıba sokan Saylan’ın demokrasi anlayışı bu kadar “dar” ise, aman eksik olsun!
04.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|