Dün bütün gözler Anayasa Mahkemesindeydi.
Cumhurbaşkanlığı seçim süreci 16 Nisan’da başladı, süreç birinci tur oylaması ile devam etti. Bugün ikinci tur oylamanın yapılması gerekiyor. Ancak dün gelişen olaylar sebebiyle tam bir belirsiz hâkimdi Ankara’da… Dün bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde hâlâ Anayasa Mahkemesinden bir karar çıkmış değildi ve ikinci oylamanın yapılıp yapılmayacağı belli değildi.
Geçtiğimiz hafta Salı günü Meclis’te büyük bir hareketlilik yaşanıyordu. Kulisler insanlarla doluydu. Herkeste bir heyecan, AKP’nin cumhurbaşkanı adayını açıklamasını bekliyordu. Erdoğan partilerinin adayını büyük tezahüratlar eşliğinde açıkladı. Tartışma bundan sonra çıktı. Baykal’ın ortamı geren açıklamaları, ANAP ve DYP’nın oturuma katılmama kararı ve Cuma günü yapılan ilk tur oylama…
Tabiî bu oylamadan sonra da Genelkurmay’ın gece 23.30 civarındaki e-muhtırası bu belirsizliği daha çok arttırdı. Peşinden Baykal’ın Pazartesi günü, parti genel merkezinde yaptığı toplantıda, “Anayasa Mahkemesi eğer ‘367’ye gerek yoktur’ kararı verirse, Türkiye çok tehlikeli bir çatışmaya sürüklenebilir” sözü gerginliğin artmasının tuzu-biberi oldu.
Dün de partilerin grup toplantılarını takip etmek için Meclis’e gitmiştik. Ama öyle bir sessizlik hâkimdi, kulislerde çıt çıkmıyordu. İktidar kulisinde bir tek benim sesim çıkıyordu. Bunun sebebi de Bizim Radyo’da gazetemiz yazarlarından Davut Şahin’in sunduğu Gündemin Nabzı’nda programına canlı bağlantımızdı. Şahin’le programda günün gelişmelerini ve bu “sessizliği” değerlendirdik.
Her hafta Salı günü Meclis’te parlamentoda grubu bulunan partilerin grup toplantıları vardır. Ancak bu hafta Anayasa Mahkemesinin kararı beklendiği için CHP ve ANAP grup toplantılarını bugüne almıştı. AKP grubunun toplanacağı belirtiliyordu. Ancak toplantının başlayacağı saate az bir zaman kala bu toplantı da iptal edilip, gözler Mahkemeden gelecek cevaba çevrilmişti.
Burada şunu söylemekte yarar var. Hem Genelkurmay’ın “muhtırası,” hem de Baykal’ın sözleri yargıya müdahale olarak, değerlendiriliyordu.
TBMM’nin kararını Anayasa Mahkemesine taşımak millet iradesinin mahkemeye taşınması olarak değerlendirildiğinde de son günlerdeki açıklama, beyanların demokrasiye ne kadar büyük zarar verdiği ortaya çıkıyor.
Meclis’te Genelkurmay’ın muhtırası hâlâ tartışılmaya devam ediyor. Genelkurmay’ın bildirisindeki üslup bozukluğuna dikkat çekiliyor. Bildiriyi, Genelkurmay’ı ve Baykal’ı ziyaret eden aynı zamanda akademisyen bir gazetecinin kaleme aldığı iddiası dillendiriliyor. Ve bu bildirici gazeteci-akademisyenin kim olduğu yönünde değişik isimler ortaya atılıyor.
İşte böyle bir ortamda gözler Anayasa Mahkemesi’ndeydi. Ankara’da CHP’nin, 367 dâvâsında raportör Anayasa Hukuku Doçenti Hikmet Tülen’in raporunda, 367 tartışmasına ilişkin çok yönlü analiz yaptığı ve başvurunun reddi görüşü ağır bastığı konuşuluyordu. Bu yazı çıktığında Anayasa Mahkemesi ne kadar verir bilmiyorum, ama eğer üyeler de raportörün dediği yönde karar verirse, Cumhurbaşkanlığı için oylama bugün öğleden sonra Meclis’te yapılacak ve tekrar 367 aranacak. Eğer bu rakam bulunamaz da 9 Mayıs’ta yapılacak üçüncü turda Abdullah Gül’ün 11. cumhurbaşkanı olacağı kesinleşecek.
Eğer Anayasa Mahkemesi CHP’nin iddialarına olumlu cevap verirse, başka bir belirsizlik önümüze çıkacak…
02.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|