Dün 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenler sokaklardaydı. Geçmişte ‘kanlı’ hadiselere sahne olan 1 Mayıs ‘kutlamaları,’ dün de başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde milleti canından bezdirdi.
Çocukluğumuzdan beri kulaklarımıza çalan bir ‘şarkı/slogan’ vardır: “1 Mayıs, işçinin emekçinin bayramı!”
Bu sloganı bilhassa ortaokul yıllarımızda (1980 öncesi) çok duyardık. Aradan yıllar geçti, 1 Mayıs bazen ‘coşkulu’, bazen ‘resmî’ olarak kutlandı. Tabiî bu ‘bayram’lardaki ‘coşku’, ‘kavga’ ile eş anlamlıydı. 1 Mayıs yürüyüşlerinde atılan sloganlarda genellikle kızgınlık ve kavga mesajı verilirdi.
İstanbul, bir 1 Mayıs’ı daha geride bıraktı. Ancak alınan tedbirler 1 Mayıs’la uzaktan yakından ilgi ve alâkası olmayanları daha fazla vurdu. Sabah işlerine gitmek üzere yola çıkan insanlar, saatlerce, sanki bir âfet ya da deprem olmuşcasına trafikte sıkışıp kaldı. İstanbul’un iki yakası arasında yolculuk edenlerin bir kısmı 3, bir kısmı da 5 saat yollarda kaldı.
‘Bayram’ sebebiyle başka tedbirler de alınmıştı. İki yaka arasında deniz ulaşımına da ‘tedbiren’ ara verilmiş, Taksim-Mecidiyeköy arasında çalışan metro da tatil edilmişti.
Geçmiş yıllarda kanlı 1 Mayıs’ların yaşandığı Taksim meydanı da kordon altına alınmıştı. Ancak bazı grupların, alanın kıyısına/köşesine girdiği ve açıklama yaptığı görüldü.
Yollarda heba olan ve işine gücüne gitmekte sıkıntı çeken İstanbullu, bu uygulamalara da, bu ‘bayram’a da çok kızgındı. Elbette ‘tedbir’ almak gerekiyor, ancak bu tedbirleri bu seviyeye kadar çoğaltmak gerekli miydi? Elbette ki emniyet kuvvetlerinin bir ‘bildiği’ vardır. Fakat vatandaş da kendi cephesinde haklı: “Madem bu derece sıkı tedbirler alınıp araçlar aranacak, köprülerdeki trafik tek şeride düşürülecekti, bu durum bir gün önceden ilân edilmeliydi. Biz de başımızın çaresine bakar, yollarda telef olmazdık” diyenler oldu.
İşin ‘bayram’ olma yönü de ayrı bir mesele. Hani, spor için ‘spor barıştır’ denir ve sonra da maç sonlarında döner bıçakları ortaya çıkar; aynen öyle hemen her defasında 1 Mayıs sonrası isimden başka bir ‘bayram’ görüntüsü görülmez. Bu nasıl bir bayramdır ki 10 milyonu aşkın nüfusa sahip İstanbul tümden felç olur?
İnsanları canından bezdiren böyle bayramlarla milletin kaynaşması mümkün müdür?
*
Yanlıştaki ısrar şaşırtıyor
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (asm) dünyayı şereflendirmesinin yıldönümü olarak kutlanan “Kutlu Doğum,” bazılarınca ‘alternatif etkinlik’ olarak algılanıyor. Bir gazete ‘Kutlu Doğum’ programlarıyla ilgili haberi şöyle sunmuş: “İlköğretim çocukları başörtüyle ilahi okudu/ Alternatif etkinlik bu kez Hakkari’de” (Milliyet, 1 Mayıs 2007)
Başörtülü kız çocuklarının görüldüğü resmin altında da şöyle yazıyor: “Hakkari’deki etkinliğe katılan minik kız öğrenciler ilahi okudu.” (agg.)
Şunun yazılmasını mı istiyorlar: “Minik kız öğrenciler, içki içip, kollarına uyuşturucu zerk ederken yakalandılar!”
02.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|