TV ve haber sitelerinin Cumhuriyet Mitingi’ne ilgisinde artış gözlenmiş.
Medya Takip Merkezi (MTM), Tandoğan’ın ardından Çağlayan mitingini de incelemeye alarak, her iki mitingin medya yansımalarını birbirleriyle karşılaştırmış.
MTM’ in “veri”lerine göre, TV kanallarının Çağlayan mitingine ayırdıkları süre, Tandoğan mitingine göre ortalama %48 oranında artış göstermiş.
Ulusal gazetelerin konuya ilgisi aynı seviyelerde kalırken, haber sitelerinde yayımlanan haber sayısında ise ortalama %67 artış gözlenmiş.
Araştırma kapsamındaki 3 günlük sürede, Çağlayan’daki mitinge 38 ulusal gazete, toplam 435 kez yer verirken; 32 TV kanalı, yaklaşık 68 saat boyunca mitingden görüntüler yayınlanmış. 59 internet portalı ise konuyu 1.114 kez haber yapmış.
Diğer yandan, dünya medyasının gözleri de İstanbul’daki gelişmelerdeydi. BBC, CNN ve El Cezire gibi dünyanın önde gelen haber kanalları, Cumhuriyet Mitingi’ni ilk haber olarak canlı bağlantılarla izleyicilerine aktarmış... ABD ve İngiltere basını da yüksek katılıma dikkati çekerken, ordunun bildirisiyle ilgili yorumlara da yer vermiş.
Gerçi, bu konuyu konuşalım derken, gündem öylesine hızla değişti ki, ağzımız açık kaldı.
27 Nisan’ı 28’e bağlayan gecede e-muhtıra ile gelen “kaygı” dolu mesaj birden bire Cumhurbaşkanlığı gündemini ikinci plana itti.
Şimdi ufukta erken seçim... Yahut iktidarın söylemiyle “öne alınmış seçim” var. İlâve olarak Cumhurbaşkanını halk seçsin konusu.
Cumhurbaşkanı aday adayı Abdullah Gül, etrafında kalemşörlerle birlikte TRT 1’deydi. Önemli açıklama yaptı...
Doğrusu monoton bir konuşma oldu. Yahut ben öyle bir hava aldım.
Acaba TRT’nin kırmızı çizgilerinden mi kaynaklanıyordu bilemem. Ama neticede bazı haber kanalları doğrudan TRT’ye bağlanarak ekranlarından izleyicilerine bu görüntüleri doğrudan yansıttı.
Demek ki oluyor. TRT gündemi yakalayarak, diğer özel kanallara fark atabiliyor. Her ne kadar “vekaleten” yürütülüyorsa da.
Hemen ardından Deniz Baykal’ı TV8’de izledik. Orada da bir grup gazeteciyle birlikte sorulara cevap verdi. Koltukta bir hayli keyifli oturuyordu.
CNN Türk’te “Tarafsız Bölge”de ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun telefon konuşmasını dinledik. Doğrusu, hangi kanalı açsam, Mumcu’nun görüntüsüne veya telefon bağlantısına rastlıyorum.
Görülüyor ki, siyasiler şu sıralar yoğun bir trafik yaşıyor.
Bakalım siyasetin bu çalkantısı ne getirecek, önümüzdeki günlerde göreceğiz.
KURTLAR RTÜK ÇİZGİSİNDE
RTÜK Başkanı Zahid Akman, bir dergiye verdiği beyanatta, Kurtlar Vadisi ile ilgili soruya şöyle cevap vermiş:
“Bu dizi canımızı sıktı. Çünkü hedef gösteriliyor olmak iyi bir şey değil. Bu diziyle ilgili bize yapılan eleştiriler yanlış ve haksız” diyor.
Akman, bir program yayınlanmadan önce müdahale etmenin doğru olmadığına dikkat çekerek, “Edemiyoruz değil, ama etmiyoruz” diyor.
“…Bu yetkimiz olsa bile bunu çok kullanmıyoruz. Bu tarz sorulara, bunun doğru olmadığını, sansür olduğunu, böyle bir şeyin kesinlikle olmaması gerektiğini anlatarak cevap veriyoruz. Çünkü Türkiye’de gelinen demokrasi seviyesinin böyle bir uygulamayı hak etmediğini ısrarla söylüyoruz. Kurtlar Vadisi ile ilgili durumda da aynısı oldu. Kurtlar Vadisi, Türkiye’de bilinmeyen bir dizi değildi. Birkaç yıl yayınlandı. Aynı isimde, aynı formatta, aynı kişilerle, aynı tarzda bir dizi yayınlandığını gördük. Kurtlar Vadisi Terör adlı dizinin tanıtımlarına baktığımızda bazı ihlaller içereceğini hissetmiştik. Program yayınlanmadan ne kanal yöneticisini çağırdık ne de dizinin yapımcısını. Ama dizi yayınlandıktan sonra ‘Bunları arayıp konuşalım’ dedik. Şiddet içeren görüntüler, toplumun huzurunu kaçıracak konuların ceza gerektireceğini söyledik. Bu durum karşısında müeyyide uygularız dedik. Bunun üzerine yayın kuruluşu, gitti kendisi diziyi yayından kaldırdı” diyor.
Dizinin şimdi “Kurtlar Vadisi Pusu” adıyla yayınlanmasının ise RTÜK’ün hassasiyetlerinin dikkate alınmasından kaynaklandığını anlatan Akman, “Kanunumuzun 4. maddesi hassasiyetlerimizi anlatıyor. Dizi bu şekilde yayın ilkelerine uyarsa sorun yok..”
03.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|