Peygamber Efendimizin (asm) İbni Abbas’a verdiği tevekkül dersi, aynı zamanda bütün çağları tarayan ve bize de verilen bir derstir: “Yavrucuğum! Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsa, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilir. Ve bütün ümmet sana zarar vermeye kalksa, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilir. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazdığı yazılar değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir.”1
Kuşların hür ve korkusuz yaşamasının sırrı, onların tevekküllerindedir. Onların Allah’ın her günü, tam bir teslimiyet içinde yuvalarından ayrıldığını, rızıklarını bulamama korkusuna kapılmadığını, günün sonunda, karınlarını doyurmuş olarak yuvalarına döndüğünü hatırlatır. Ve tevekkül duâmızı da öğretir:
“Bismillâh, tevekkeltü alellâh, lâ havle velâ kuvvete illâ billâh (Allah’ın adıyla evimden çıkıyorum. Allah’a dayanıp tevekkül ettim. Günahtan kaçacak
güç, ibadet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.)”2 Başımız sıkıştığında Efendimiz (asm) ve ceddi Hz. İbrâhim-vârâ (as), “Hasbünallah ve ni’me’l-vekîl (Allah bana yeter; O, ne güzel vekildir)”3 demeliyiz.
Korkutuğumuzda, üzüldüğümüzde, endişeye kapıldığımızda, sıkıntıya maruz kaldığımızda, bir problemle karşılaştığımızda bu duâlar zihnimizde, içimizde, yanıbaşımızda. Tevekkülle Rabbimizin sonsuz gücüyle bağlantı kurar, tevekkül duâsıyla Onun Hafiziyeti’nin kapsam alanına gireriz. En yüksek ahlâk sahibi ve bir ismi Mütevekkil olan Hz. Muhammed (asm), Kur’ân’ın tevekküle dair âyetlerini de hem fiilleri, hem de sözleriyle tefsir ederek/yorumlayarak ders verdi. Tevekkülün sihirli kelimeleri, Efendimizin (asm) mübarek dilinden şöyle dökülür:
“Allah’ım! Sana teslim oldum, Sana inandım, Sana güvendim. Yüzümü, gönlümü Sana çevirdim, Senin yardımınla düşmanlara karşı mücâdele ettim. Kitabın ile hükmettim. Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim, açığa vurduğum ve Senin benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de Sen, geride bırakan da Sensin. Senden başka ilâh yoktur.”4
Kendisini ölümün küçük kardeşi uykunun kollarına bırakırken de aynı tevekkül duâsı tebellür eder fem-i mübarekinden:
“Allahım! Kendimi Sana teslim ettim. Yüzümü Sana çevirdim. İşimi Sana ısmarladım. Sırtımı Sana dayadım. Ümit bağladığım Sen, korktuğum yine Sensin. Senden kaçıp sığınacak ve Senin elinden kurtulacak bir yer varsa yine Sensin. İndirdiğin kitabına, gönderdiğin Peygamberine iman ettim.5
Dipnotlar:
1- Tirmizî, Kıyâmet 59.; 2- Ebû Dâvûd, Edeb 103; Tirmizî, Daavât 34.; 3- Buhârî, Tefsir, 13.; 4- Buhârî, Teheccüd; Müslim, Müsâfirîn 199.; 5- Buhârî, Daavât 6; Müslim, Zikr 56.
03.05.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|