Ali Fuat Başgil’in cumhurbaşkanlığı alnına silâh dayanarak engellenmişti.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı da bir hukuk darbesiyle elinden alındı.
Adı Ahmet Necdet Sezer ya da Süleyman Demirel hatta Turgut Özal olsa o üçüncü tur oylamadan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin 11.Cumhurbaşkanı olacaktı.
Ancak adı Abdullah Gül ve partisi AKP olduğu için Çankaya’ya çıkmasına müsaade edilmedi.
Mustafa Balbay, Cumhuriyet gazetesinde 367 konusunu ortaya attıklarında Baykal dahil kimsenin inanmadığını söylemişti.
Artık herkes inandı.
Anayasa Mahkemesinin hukuka uygun karar verdiğine inanmadı kimse.
Bu işin bir derin devlet projesi olduğuna inandı.
Bir kez daha gördük ki, Cumhuriyet gazetesi demek ordu demekti, CHP demekti, yargı demekti.
Anayasada açık hüküm bulunmasına, Özal, Demirel ve Sezer aynı maddeyle seçilip ülkede Cumhurbaşkanı yapılmalarına rağmen, Anayasa Mahkemesi iptal kararı almıştı.
Anayasayı yapanların, MGK ve Danışma Meclisi tutanaklarının dahi aksini iddia etmelerine rağmen.
Genelkurmay’ın bir gece yarısı muhtırasından sonra siz kime inandırabilirsiniz Anayasa Mahkemesinin hukuka uygun karar verdiğini.
Siyaseti, yargısı, Cumhurbaşkanlığı seçimi askeri vesayet altında olan bir ülke konumuna düştük. Eskiden yadırganmıyordu belki bu durum, ama artık AB’den tam üyelik tarihi almış, birinci sınıf demokrasi ile idare olunmayı hedefleyen bir Türkiye olduğuna inanıyorduk.
Anayasa Mahkemesinin kararı çıktığı anda AB parlamenterlerinin ilk değerlendirmesi,”TSK’nın gölgesi düştü” şeklinde oldu. The Independent,” AB müzakerelerini yürüten bir ülke için inanılmaz” yorumunu boşuna yapmadı.
Bir dönem bölgenin parlayan yıldızı olan Türkiye, bu olayla birlikte hukukun ve demokrasinin ayaklar altına alındığı bir Haiti konumuna düştü.
Geçen Cuma günü ile bugün arasında geçen süreden Türk halkı fakirleşerek çıktı. 1 haftada gelirimizin yüzde 8’ini kaybettik.
Rejimi kaybettik, sen ne gelirinden söz ediyorsun derseniz, haklısınız derim.
Cumhurbaşkanlığı sürecinden demokrasimiz hırpalanarak çıktı.
Anayasa Mahkemesinin bu kararı ortada dururken, bu parlamentoda Cumhurbaşkanı seçmek neredeyse imkânsız hale geldi.
Seçimden sonra oluşacak parlamentoda 367’nin bulunacağının garantisi var mı?
Yapılacak olan, emaneti sahibine teslim etmek ve Çankaya’yı millete seçtirmektir.
İşte bu yüzden mahkeme kararı ile erken seçim kararı alan Türkiye, hür iradesiyle emaneti sahibine teslim edip, Cumhurbaşkanını halka seçtirmeli.
Bunun yolu da milletin önüne iki sandık koymaktan geçiyor.
Hem cumhurbaşkanı adayı Gül, hem başbakan Erdoğan cumhurbaşkanını halkın seçmesi teklifini getireceklerini açıkladı.
Başbakan, iki turlu olmalı, ama cumhurbaşkanını millet seçmeli dedi.
Çankaya sancısına bundan daha etkin bir ilâç bulunamaz.
Tüm bu notları kaydettikten ve iki sandık tezini hararetle savunduktan sonra gelişmelerin seyrini anlamak üzere Meclis’in yolunu tuttuk.
8 gün önce Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olarak ilân edildiği salonda bu kez seçilemeyen bir cumhurbaşkanının hesaplaşması ve demokrasinin üzerinden gece yarısı tankının getirdikleri vardı.
Başbakan kıyısından, köşesinden ima etmenin ötesinde genelkurmay bildirisine değinmedi. Hükümet adına yapılan açıklama yürekliydi, ama Erdoğan konuşmadı.
Dün de aynı tavrını sürdürdü.
Anayasa Mahkemesinin kararını demokrasiye sıkılan kurşun olarak nitelendirdi, Baykal’ı adalet terazisinin kefesine taş koymakla itham etti. Ama o konuya değinmedi.
Ancak diri bir grup vardı. Bol alkış, kararlı bir hava gördüm.
Demokrasi açısından bu özgüven gerekli. Çünkü bu sorun bir AKP sorunu değil.
Oradan ANAP grubuna uğradık. Şaşkın bir halleri vardı.
İki arada kalmış izlenimi edindik.
Ama CHP’de bir zafer havası vardı ki, sormayın gitsin. İnsanın kanına dokunacak ölçüdeydi.
Konuyu Anayasa Mahkemesine taşıyan Önder Sav’ın bir yürüyüşü vardı ki sanki partisi yüzde 50 ile iktidar olmuş. Baykal da ise bir hava, bir çalım sormayın gitsin.
Memleketi krize soktular ya….
Ama sorun bitmedi. Bu kez de cumhurbaşkanını halka seçtirmemek için harekete geçtiler.
Ya seçim ve cumhurbaşkanlığı sandığı gelecek ya da seçim ve referandum sandığı.
Yani iki sandık birden gözüküyor.
03.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|