Anayasa Mahkemesi, devam eden cumhurbaşkanlığı ‘tur’larıyla ilgili olarak ‘beklenen’ ama beklenmemesi gereken bir karar verdi. Siyasette bir günün dahi ‘çok uzun’ olduğu Türkiye’de, yarın nelerin olacağını tahmin etmek zor. Mahkeme kararının değerlendirmesini siyasetçi ve hukukçulara bırakmak en iyisi.
Aslında bu konularda fikir beyan etmek, biraz da “Zenginin malı, ‘züğürt’ün çenesini yorar” misâline benziyor. Nihayetinde bu konular gündemi meşgul etse de gelip geçer. Aslolan ‘kalıcı gündem’lerin gündemimizi meşgul etmesidir.
Anayasa Mahkemesinin kararını yorumlayanlar, başlangıçtaki konumlarını muhafaza ediyorlar. Bir kısım uzman, bu kararın Türkiye’yi uzun yıllar sürebilecek yeni tartışmalara sürükleyeceğini söylerken, bilhassa CHP cephesi kararı sevinç ve adeta ‘bayram’ havasında karşılamış görünüyor. CHP Genel Başkanı, kararın duyulmasından sonra yaptığı ilk açıklamada sevincini gizlemiyordu. Konuyla ilgili haberi duyuran muhabir de, kararın duyulmasıyla CHP’de alkış seslerinin duyulduğunu hatırlatıyordu. (NTV, 1 Mayıs 2007)
Tabiî ki kimin sevineceği ya da kimin üzüleceğine müdahale edecek değiliz. Ancak ‘erken’ sevinenlerin unuttuğu bir nokta var: Umumiyetle ‘ilk gülen’ değil, ‘son gülen’ kârlı çıkar. Mahkemenin kararına sevinen CHP, acaba aynı sevinci seçim sandıkları açıldıktan sonra da devam ettirebilecek mi?
NTV’de kararı yorumlayan gazeteci Mehmet Barlas, şu anlamda görüş beyan diyordu: “Bu karar, seçimlerin de, millet iradesinin de bir anlamının olmadığını ortaya koymuş oldu. Oldu olacak, hangi partinin birinci parti olacağına da karar verilsin!”
Eğer böyle bir görüntü ortaya çıkıyorsa bu durum Türkiye demokrasisine fayda değil zarar veren bir neticedir. Bu ve benzeri kararlar; millet iradesini dikkate almayanları sevindirmiş olabilir. Fakat bu anlayışla ‘muasır medeniyet seviyesi’ne ulaşmak da mümkün değildir.
Türkiye’de bu tartışmalar yaşanırken, dünya dönmeye devam ediyor. Dünün ‘Komünist Rusya’sında Risâle-i Nur, mahkemelerin gündemine taşınmış. Tataristan’da açılan bir dâvâda, Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur’ların ‘yasaklanması’ istenmiş. Devam eden mahkemeye, Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Ravil Gaynuddin bir yazı göndermiş; “Nursî’nin ünlü Kur’ân yorumcularından biri olduğunu, eserlerinin müstesna şekilde aydınlatıcı unsurlar taşıdığını ve mânevî değerler meydana getirilmesini sağladığını” ifade etmiş. Mahkemenin, hakkı teslim etmesi için duacıyız...
Başka bir sürpriz de Danimarka’da yaşandı. Danimarka Kültür eski Bakanı Gerner Nielsen, bir milletvekilinin başörtüsünü ‘gamalı haç’a benzetmesini ve seçilse bile bir başörtülünün meclise giremeyeceği yönündeki açıklamasını protesto için başörtüsü takıp sokakta dolaşmış. (Yeni Asya, 29 Nisan 2007)
Ülkemiz ‘kısır’ çekişmelere sürüklenirken, dünyada müsbet gelişmeler de oluyor. Müsbet gelişmelerin darısı Türkiye’nin başına...
03.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|