Cephede düşmanla çarpışırken kazanılan sevabın büyüklüğünü bir tasavvur edin. Peki, ya evinde, işinde gücünde olup da savaşa katılmayan bir kadın da aynı sevabı kazanabilir mi?
Birgün gelip bir kısım sorular soran Yezid’in kızı Esmâ’ya verdiği cevapta Resûl-i Ekrem (asm) bu sevabı kazanmanın mümkün olduğunu anlatmıştı.
Kadınların temsilcisi olarak geldiğini söyleyen Hz. Esmâ, sorularını şöyle sıraladı: “Anam babam sana fedâ olsun ya Resûlallah! Ben kadınların aralarından seçip size gönderdikleri bir elçiyim. Allahu Teâlâ seni kadın erkek hepimize peygamber olarak gönderdi. Biz de sana ve senin Rabbine iman ettik.
“Fakat biz sizden birçok noktada farklıyız. Biz evlerinize kapanıp kalıyor, cinsî arzularınızı tatmin ediyor, çocuklarınızı karnımızda taşıyoruz.
“Fakat siz bazı noktalarda bizden ilerdesiniz. Cuma namazını kılıyor, cami ve cemate katılıyor, hastaları ziyaret ediyor, cenazelerde buluyor, birçok kereler hac edebiliyor, daha öte Allah yolunda cihada katılıyorsunuz.
“Şu var ki siz erkekler cihada katıldığınız, hac veya umre için evden ayrıldığınızda mallarınızı koruyor, iplik eğirip size elbise dokuyor, çocuklarınıza da bakıyoruz.
“Bu durumda biz sizin hayırlarınızın sevaplarına ortak olmayacak mıyız?”
Soru gayet yerinde ve mantıklıydı. Hayatı her konuda erkekle paylaşan kadın bazı işleri erkekle birlikte yapamıyor, ama erkeğin eksik kalan işlerini tamamlıyordu. Açıkçası hayatı paylaşıyor, herkes işin bir tarafından tutuyor, birlikte hayatı götürmeye çalışıyorlardı.
Hz. Esmâ maksadını çok güzel anlatmış, konuşması Resûllahın bile hoşuna gitmiş, Sahabîlerini göstererek, “Siz din hakkında soru sormada bu kadından daha güzel sözlü birine rastladınız mı?” diye sormuş ve sonra da Hz. Esmâ’ya şunları söylemişti:
“Ey Esmâ! Şunu iyi bil ve seni gönderen kadınlara söyle ki, bir kadın kocasıyla güzel geçinip gönlünü hoş tuttuğu müddetçe sözünü ettiğin değerli ibadetlerin sevabına eşit sevap kazanır.”1
Nitekim Kâinatın Efendisi (asm) başka bir zaman da yine kocasına itaat eden kadının sevabının mücahidlerin sevabına denk olduğunu bildirmişlerdir.2
Demek kadın için bir kayıp söz konusu değil. Kocasına itaat edip evinde çocuğuyla, ev işleriyle ilgilenmesi, temizliğine bakması, yemek pişirip çamaşır yıkaması da bir ibadettir. Zaten beş vakit namazını kılan bir kimsenin diğer mübah amelleri bile ibadet hükmüne geçmiyor mu?
Allah âdildir. Terazinin iki kefesini işte böyle dengeler.
Dipnotlar:
1- Mehmed Zihni, Meşahirünnisa, 1:36.
2- Et-Terğib, 3:53.
03.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|