Boğulmak veya yanmak üzereyken birisi gelip bizi kurtarsa ona ne kadar minnettar oluruz.
Peki, ya “Sen olmasaydın yerleri gökleri yaratmazdım” hitabına mazhar ve varlık sebebimiz olan Peygamberimiz (a.s.m.) için aynı minnetttarlığı ne kadar hissediyoruz?
O peygamber ki, Kur’ân’ın ifadesiyle, “Ey insanlar, size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir. O size çok düşkün, mü’minlere çok şefkatli, çok merhametlidir.”1
Ömrü boyunca ümmetinin refah ve mutluluğu için çırpınmış, bu uğurda her türlü sıkıntıya katlanmış, çekmediği çile ve ıztırap kalmamış o yüce Nebî (asm), onca sıkıntıya sırf bizim sıkıntıya uğramamamız, maddeten ve mânen kurtuluşumuz ve mutluluğumuz için katlanmamış mıydı? Bize alabildiğine düşkün, çok şefkatli, çok merhametli o yüce Resûl, herkesin “Nefsî! Nefsî!” dediği Mahşerin o dehşetli gününde de yine bizim kurtuluşumuz için çırpınacak.
O, Kur’ân’ın ifadesiyle çok şefkatli ve çok merhametlidir. Abdullah bin Amr bin Âs’ın anlattığına göre birgün Resûl-i Ekrem (a.s.m.), İbrahim Sûresinin “Şüphesiz ki o putlar insanlardan pek çoğunu saptırmıştır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerime karşı gelirse, şüphesiz ki Sen çok bağışlayıcı, çok merhamet edicisin” meâlindeki 36. âyetiyle Hz. İsâ hakkındaki Mâide Sûresinin, “Eğer onlara azap edersen onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, elbette Sen dilediğini yapmaya kadirsin ve Sen herşeyi hikmetle yaparsın” meâlindeki 118. âyetini okuduktan sonra ellerini kaldırıp “Allah’ım! Ümmetim! Ümmetim!” diyerek ağlayarak duâ etmeye başlıyor.
Onun ağladığını gören Rabbimiz, herşeyi en iyi bildiği halde, Cebrail Aleyhisselâma, “Ey Cibril! Muhammed’e git, sor bakalım niçin ağlıyor?” diye sormasını emrediyor.
Cebrail Aleyhisselâm durumu öğrenip geliyor ve Cenâb-ı Hakka bildiriyor. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak, “Ey Cibril! Muhammed’e git ve ümmeti hakkında kendisini hoşnut edeceğimizi ve ümitsizliğe düşürmeyeceğimizi söyle!”2 buyurur.
Görüldüğü gibi Allah Resûlü (a.s.m.) hep bizi düşünüyor, bizim saadetimiz, kurtuluşumuz için duâ ediyor. Burada olduğu gibi orada da bizi düşünecek.
Ya biz onun şefaatine nail olabilmek için Sünnet-i Seniyyesine uymada gerekli gayreti gösteriyor muyuz?
Dipnotlar:
1- Tevbe Sûresi: 128.
2- Riyazü’s-Salihîn, 1:460 (Müslim’den)
12.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|