“Türkiye laiktir, laik kalacak” diye slogan atanlar hemen telâşlanmasın. Evet, “cebinde Kur’ân taşıyan bir başbakan” var ama bu İngiltere Başbakanı Tony Blair! (Belki bizde de vardır ya da geçmişte olmuştur; ama ilân edilmediği için bilemiyoruz.)
Partisinde değişim isteyen ve bunun için koltuğu ‘arkadaşı’na devretmeye hazırlanan İngiltere Başbakanı Blair’e vatandaşları minnet duyuyormuş. Partisini 3 kez iktidara taşıyan Blair, “genç” yaşında, 54 yaşındayken bir anlamda siyasete veda ediyor. “Sol”cu Blair’in erken bir şekilde, iltidardayken koltuğa veda etmesi, gözlerin bilhassa Türkiye’deki “sol” siyasetçilere çevrilmesine de sebep oldu. Türkiye ‘sol’u üzerine fikir yürütenler, Blair’in tavrının örnek alınmasını arzu ediyor. Fakat ‘hal ve gidiş’e bakılırsa, bunun pek de mümkün olmadığı söylenebilir.
Blair’le ilgili haberlerde yer alan küçük bir ayrıntı daha var: “(Blair bundan sonra) Dinler ve kültürler arası diyaloğu teşvik eden bir vakıf kurabilir. Blair’in İslâmı daha iyi anlayabilmek için Kur’ân taşıdığı biliniyor.” (Hürriyet, 11 Mayıs 2007)
Blair’in cebinde Kur’ân taşıması, zaman zaman Kur’ân’ı övmesi ‘sıradan’ bir hadise olarak görülmemeli, önemsenmelidir. Blair’in avukat olan eşinin de, geçmişte başörtüsü sebebiyle okuması engellenen bir öğrenciyi savunduğunu da hatırlayalım...
Türkiye’deki ‘sol’un, Blair’i örnek alma ihtimalinden söz edilebilir mi? Keşke örnek alınabilse...
İnsanlık ‘doğru’yu arıyor
“Fıtrat/yaratılış gerçeğine uygun hayat tarzı”nı arayan insanlığı hatırlatan bir haber: Polonya’da ‘sağcı koalisyon’un iktidara gelmesinin ardından, kamusal alanı ilgilendiren bir dizi yasak gündeme geldi.
Muhalefetteki Cumhuriyetçi Hak Partisi, Polonya Meclisi’ne mini etek, düşük bel pantolon, derin dekolte ve ağır makyaja yasak getiren bir yasa tasarısı sundu. Adalet Bakanlığı muhafeletin tasarısına olumlu baktığını açıkladı. Cumhuriyetçi Hak Partisi Başkanı Artur Zawisza, “Mini etek kadınları seks objesi olarak gösteriyor. Sıradan bir genç kız, gece eğlendikten sonra evine dönerken hayat kadını muamelesi görüyor. Buna son vermeliyiz” dedi. (Vatan gazetesi, 11 Mayıs 2007)
Fıtratın, müstehcenliği reddettiğini gösteren bu haber, Türkiye’yi ‘idare eden’lere bir şey anlatır mı? Muhalefet partisinden böyle bir talebin gelmiş olması ve hükümetin de bunu kabul etmesi Polonyalıların da aynı düşünceyi paylaştığını gösteriyor olsa gerek. Polonya örneğinden yola çıkarak, Türkiye’deki muhalefetin nelerle uğraştığını da bir daha hatırlayalım!
13.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|