Gurbetçilerimizin tasarruflarını Türkiye’ye kazandırmak için gerekli çalışmaların yapıldığını söylemek mümkün değil. Neredeyse yarım asra yaklaşan bu ihmal, ülkemizin değil, başka ülkelerin kazanmasına sebep oldu. Yıllar önce bu durumdan şikâyet eden ekonomi uzmanlarını dinleyen de olmamıştı.
Nihayetinde özel sektör bir şekilde devreye girdi ve gurbetçilerin tasarrufları Türkiye’ye akmaya başladı. Ancak her işte olduğu gibi, bu konuda da pek çok yanlış yapıldı. Bütün bu hadiseler yaşanırken, “Türkiye’yi idare edenler” zamanında hadiseye gereken ciddiyetle eğilmedi. Bir anlamda iş işten geçtikten sonra müdahale edildi, ama o zaman da “kuru ile birlikte yaş”lar da yandı.
Gurbetçilerin tasarruflarını Türkiye’ye getirip yatırıma ve istihdama çeviren şirketlerin biri de bilindiği üzere Kombassan Holding oldu. Kombassan Holding ve onun gibi onlarca, belki de yüzlerce şirket bu konuda çalışma yaptı. Ancak vaktinde gerekli hukukî düzenlemeler yapılmadığı için, bu konuyu istismar edip, gurbetçilerimizi mağdur edenler de oldu. Tabiî ki her kim olursa olsun, gurbetçilerin alın teriyle oynaması kabul edilemez. Bunun yanında, işçilere çeşitli vaadlerde bulunup onların tasarruflarına göz dikenlere, zamanında müdahale etmeyen ve iyi niyetle çalışanları da korumayan bir sistemin haklı olması mümkün müdür?
Yıllar önce yapılmış olması gerektiği halde, bugün itibarıyla bile bu konuda gerekli kanunî düzenlemeler yapılabilmiş değil. Peki bu ihmalin bedelini, faturasını kim ödüyor? En başta gurbetçilerimiz ve nihayet bütün Türkiye. Gurbetçilerimizin tasarrufları gerekli çalışmalar yapılarak Türkiye’ye kazandırılabilmiş olsa, ülkemiz IMF’ye de, başka kurum ve kuruluşlara da muhtaç olmaktan kesinlikle kurtulabilir.
Kombassan, gurbetçilerden topladığı sermaye ile 47 fabrika hizmete sunmuş ve yaklaşık 20 bin (yirmi bin) kişiye iş imkânı sağlamış. Türkiye gibi, işsizliğin en büyük problem olduğu bir ülkede, bu gayret küçümsenebilir mi? Holdingin şirketlerinden biri de Baykur Gıda Sanayii A.Ş. Başta Kombassan gıda şirketlerinin ürünleri olmak üzere, yüzlerce ürünü Türkiye geneline pazarlıyor. Baykur ‘bayiler toplantısı’ yine Kombassan’a ait olan Alanya Bera Otel’de yapıldı. Bera Otel’deki toplantıda konuşan ve daha sonra düzenlediği ‘basın toplantısı’nda da soruları cevaplandıran Kombassan Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Bayram, iddialı projelerden bahsediyor. Bayram, özetle “Eğer engellenmemiş olsaydık, mevcut halimizden bir iki kat daha fazla büyüyebilirdik” diyor. Bunun yanında gerekli hukukî düzenlemelerin yapılmamış olmasından da “Türkiye’yi idare edenler”i sorumlu tutuyor. Bayram, büyük sermaye tarafından engellenmekten şikâyetçi.
Son olarak Macaristan’da da özelleştirilen bir ‘rulman fabrikası’nı satın aldıklarını açıklayan Bayram, rulman segmentini tamamladıklarını ve rulmanda dünya birincisi olduklarını da hatırlattı. 80 bin ortağı olduğunu hatırlatan Bayram, ortaklarını mağdur etmediklerini de söyledi. Tabiî işin bu yönünü en iyi ‘ortaklar’ bilir, biz bilemeyiz, ama toplanan paralarla ‘iş’ yapıldığı ortada. Kombassan’ın yeni yaptığı ve bu sezon hizmete açılan Alanya Bera Otel’in niçin ‘büyük bir gemi’ şeklinde tasarlandığı şeklindeki soruyu, Barbaros Hayreddin Paşa’ya olan hayranlığıyla açıklayan Haşim Bayram, Türkiye’nin geleceğinden de umutlu…
Türkiye’de ‘horlanan’ bu ve benzeri şirketlerin, yurt dışında fabrikalar satın alarak büyümesi, ülkemizde bazı şeylerin yanlış değerlendirildiğini akla getirmiyor mu?
08.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|