Seçim kararı alınıp, ‘takvim’ işlemeye başlayınca millet nezdinde itibarı olmayanlar telâşa kapıldılar. “Ana muhalefet” görevini dahi yapamamakla eleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi, muhtemel seçim hezimetine bahane aramaya başlamış. Seçimlerin 22 Temmuz 2007’de yapılacak olması CHP’yi yönetenlerin ciddî endişe kaynağı.
Onlara göre bu tarihlerde ‘sol’ seçmen, ‘sandık’ yerine ‘deniz’i tercih edecek ve fırsattan istifade ile ‘sağ’ partiler daha çok oy alacak. Aslında seçim hezimetine uğrayacakları yönündeki ‘tahmin’lerinde haklıdırlar. Ancak bu hezimetin sebebini sadece ‘sandık’ yerine ‘deniz’i tercih edenlere bağlamaları yanlıştır. Gerçek hezimet, her geçen yıl tabanlarını kaybettikleri ve umduklarının aksine ‘genç’lerden de destek alamamalarıdır.
Aslında Türkiye’nin şartları itibarıyla ‘yaz sıcağında seçim’ her parti için kısmî bir risk taşır. Çünkü okulların tatil olması sebebiyle hemen herkes köyüne, tatile, vs. gider. Yaz ayları, iyi-kötü ‘iç turizm’in en hareketli olduğu aylardır. Ancak bu mahzuru sadece ‘sol’ partilerin yaşayacağını ileri sürmek gerçeklere uymaz. Her parti için bu sebeple oy kaybetme mümkündür. Seçime katılma nisbetinin kış aylarındaki seçimlere nisbetle daha az olması beklenir.
Ancak seçim gününün şu anda belli olması bu sıkıntıları kısmen devre dışı bırakabilir. Çünkü tatile gidecek olanlar çok mecbur değillerse tatil günlerini seçim tarihiyle çakışmayacak şekilde tayin edebilirler. “Bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir komutan, bir komutan bir vatan kutarabilir” anlayışına inanan seçmen, her hâl ve şart altında ‘vazife’sini yerine getirip oy sandığında tercihini ortaya koyar.
CHP, ‘tatil’cileri ‘sandık’ başlarına taşımak için gerekirse otobüsler tutacağını ilân etti. Seçime katılımın yüksek olmasını temin edecek böyle bir tavır elbette mümkündür. Ancak ‘taşıma su’ ile değirmenlerin dönmeyeceği de unutulmamalı. ‘Sol’ seçmenin CHP’den umudu varsa zaten oy kullanmaya gider. Ama bugün itibarıyla bakıldığında, çok ciddî değişiklikler olmazsa ‘sol’ seçmenin CHP’den umudu olmadığı ortada.
Miting meydanlarına ‘milyon’ları taşımakla, seçim sandıklarına ‘seçmen’ taşımak arasında fark var. Çünkü ‘seçmen’ her sandıkta lâzım. Her seçmen bir oy kullanacağına göre, bu yol CHP için kalıcı çare olmaz ve olamaz. Her ne kadar oy kullananların parmaklarının boyanması ‘çağdaş’ bir uygulama değilse de, mükerrer oy kullanılmasını engellemenin bugün itibarıyla başka bir yolu da yok. Bilhassa 1977 yılındaki seçimlerde çok sayıda mükerrer oy kullanıldığı iddiâ edilmişti ki, ‘seçmen’ itiraflarından da bunu anlamak mümkün.
Türkiye’deki ‘seçmen’ler ‘Tek Parti’ devrinden beri CHP’nin durumunu biliyor. Bildiğini de her seçim döneminde sandıklarda ilân ediyor. Bu sebepledir ki CHP, çok partili sisteme geçildikten sonra milletin helâl reyleriyle hiçbir zaman tek başına iktidar yüzü görmemiştir.
Gazetelere yansıyan haberlere göre artık başta Avrupa kamuoyu olmak üzere dünya da CHP’yi daha yakından tanımaya başlamış. Avrupalı parlamenterlere göre CHP artık ‘sol parti’ değil! Öyle ki, Sosyalist Enternasyonal, şikâyetler üzerine CHP’nin ihracını gündeme almış. (Zaman, 5 Mayıs 2007)
Haksız değiller, çünkü darbelere dâvetiye çıkaran ve muhtıralara destek veren bir parti, değil Türkiye’de dünyada da ‘siyasî parti’ şeklinde değerlendirilmeye lâyık değil.
CHP’yi milletimiz tanıyordu, bundan sonra dünya da tanıyacak...
06.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|