Üst üste gelen mâlûm gelişmeler sebebiyle siyasî tansiyonun yükseldiği ve yorumlarda akıldan ziyade hissiyatın öne çıktığı heyecanlı ve gergin bir ortama girmiş bulunuyoruz.
Bunun yansımalarını, özellikle cumhurbaşkanı seçiminin ilk tur oylamasında ortaya çıkan sonuç ve bu sonuca doğrudan veya dolaylı katkıda bulunan siyasî aktörlerle ilgili değerlendirmelerimiz sebebiyle bize ulaşan farklı tepkilerde de görebiliyoruz. Hassasiyet, sair zamanlarla kıyaslandığında çok ileri boyutlarda.
Pek çok hesap ve faktörün iç içe geçtiği; tuzak içinde tuzak, oyun içinde oyun anlamında birçok dolabın döndüğü; doğruyla eğriyi ayırd etmenin çok zorlaştığı böyle puslu ve sisli ortamlarda özellikle kaçınılması gereken şey, acele etmemek ve dolduruşa gelmemek olmalı.
Son günlerde bize gelen okur mesajlarının bir kısmında böyle bir psikolojinin izlerini gördük.
Bir kısmının da, “Siyasete bakışını öteden beri tasvip etmeyip yanlış bulduğumuz Yeni Asya’yı, hazır fırsat bulmuşken biz de köşeye sıkıştıralım” mantığına dayandığı açıkça belliydi.
Onların bizi zorladığı yönde toptancı bir tavır içine girmememiz ise, “Yuh olsun, üç maymunları oynadınız, hâlâ mı oradasınız?” şeklinde özetlenebilecek mesajlarda, yer yer hakarete varan ağır ve ölçüsüz ifadelerle eleştirildi.
Buna mukabil, diğerine kıyasla azınlıkta kalsa dahi, benzer tavrı, DYP’nin 367 politikasına yönelttiğimiz eleştiriler için sergileyenler de oldu.
Halbuki biz yorumlarımızı—kim yaparsa yapsın—doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi esas alan bir temele bina etmeye çalıştık.
Aşağıda aktardığımız mesajların, meramımızı doğru anlayan okurlarımızın fikrini yansıttığını düşünmekteyiz:
Hatice Kiren: Hep deriz ya, tavizsiz istikrar çizgisi. Gerçekten de tavizsiz olduğunuzu gösterdiniz. Bu son cumhurbaşkanlığı mevzuunda hissî davranmadınız. O kadar tepkiyi göze alarak Risale-i Nur’dan aldığınız düsturlara bağlı kaldınız. Eleştirilmesi gereken davranışı da eleştirerek “tarafgirlik” yapmadığınızı gösterdiniz. Bu itidalle devam inşaallah. Bizler vazifemizi yapalım, doğru bildiğimizi haykırmaktan vazgeçmeyelim. Gerisi Allah’a kalmış...
İsmail Küçükkahveci: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gazetemizin duruşunu yakından takip ediyorum. Demokrasi sınavı veriyoruz. Bu zamana kadar askerî müdahalelerde vazifesinden hiç taviz vermeden dik duran gazetemizin bu duruşunu aynen devam ettirdiğini görüyorum. Bu çerçevede, 29.4.2007 tarihli “Tek yol seçim” yazınızı da takdirle karşılıyorum.
Barbaros Balaban: Demokrasimizin ağır bir sınav verdiği şu günlerde istikametli ve itidalli yayınıyla büyük hizmet eden gazetemizi tebrik etmek istiyorum. Gazetemiz bir kez daha hakkın hatırını herşeyden yüce tuttuğunu, doğruyu destekleyip yanlışı insaf ve adaletle eleştirmek olan ilkeli bir yayın düsturuna sahip olduğunu göstermiştir. 40 yıla yakın yayın hayatında yaptığı tesbit ve yorumlarda zamanın hep haklı çıkardığı duruşu Yeni Asya’yı sisli ve fırtınalı havaların deniz feneri hükmüne getirmiştir.
Not: Dün itibarıyla, köşe yazılarındaki 16. yılımıza girdik. Tavizsiz istikrar çizgisinde daha nice senelere hep birlikte erişmek niyazıyla...
06.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|