Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

Kısa... Kısa...



Zeynep Gezer:

* “Alevi birisinin Hanefi mezhebine geçmesi için ne yapması gerekir? Sadece sözle söylemesi yeterli olur mu? Yoksa bir hoca (şahit) gerekli midir?”

Hanefi mezhebine veya dört mezhepten diğer üçünden her hangi birisine geçmek isteyen birisi, geçmek istediği mezhebin ilmihalini öğrenip uygulamaya başlarsa, yani amelini bu mezhebe göre yapmaya başlarsa, bu mezhebe geçmiş olur.

Sözle söylemesi her hangi bir şey ifade etmez, bu mesele ile ilgili her hangi bir şahide de ihtiyaç yoktur. Çünkü bu kendi tercihidir. Kendisi ile Allah arasında bir meseledir.

***

İsim belirtmeyen okuyucumuz:

*“1- Namazda secde âyeti sonunda olursa tilâvet secdesi nasıl olur? 2- Seferî namazı ile ilgili, kaç kilometre sonra seferi olunur?”

1- Namazda zammı sûrenin son âyeti eğer secde âyeti ise, tilâvet secdesi yapmadan, doğrudan rükûa gider. Yaptığı rükû ile tilâvet secdesi de yapmış olur. 2- Kişiyi seferi kılan asgarî yolculuk mesafesi 90 kilometredir.

***

Hülya Kaba:

*“4444 kere okunan duânın kaç günde bitirilmesi gerekir ve şaşırırsak ne yapmamız gerekir? Bilgi verirseniz sevinirim.”

Bazı duâlar için telâffuz edilen 4444 gibi sayılar, duâ ile istenen murada ulaşılması için asgarî görülen okuma birim ölçüleridir. Böyle sayılar ile duânın çokça okunması kast edilmiştir. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bir ihlâs düsturu olarak ifade ettiği gibi, dört kere dört ayrı ayrı olsa on altı kuvvetinde olmakta iken, bir çizgi üstünde omuz omuza verseler 4444 kuvvetinde bir güç meydana getirmektedir.1 Sayıca çokluk, manevî güç ve kuvvette “yoğunlaşma”, istek ve talebe “kilitlenme” demektir. Duâda böyle yoğunlaştıktan sonra, makbul olması—inşallah—Allah’ın rahmetinden umulur.

Duâ ihtiyaç oldukça yapılır. İhtiyaç varsa duâ bırakılmaz. 4444 defa okumamız tavsiye edilen duâyı, kendi günlük yoğunluğumuza göre plânlayıp ihtiyaç hissettiğimiz her gün, güç yetirebildiğimiz sayıda okuyabiliriz. Günde ne kadar okuyabilirsek, o kadar. Önemli olan, okuyabildikçe okumamızdır. Toplamda sayının tutması diye bir şey yoktur. Belki bu rakam, en az bu kadar okumayı ifade etsin diye söylenmiş olabilir. Yoksa sayının şaşırılmasında hiçbir sakınca yoktur.

Esas olan; ihtiyaç varsa duâyı bırakmamaktır. Çünkü duânın vakti kaza olmamış demektir. Ne zaman ihtiyaç biterse, o zaman duânın vakti kaza olmuş olmaktadır. İhtiyaç bittiğinde o çeşit duâya son verilir.

***

Ayşe Öztürk:

*“Deniliyor ki Peygamber Efendimiz (asm) Mi'raca çıktığında Cennet ve Cehennemi görmüştür. Peki, hadislerde bahsedilen Cennet ve Cehennem kıyamet koptuğunda kurulacak deniliyor. Beni aydınlatırsanız çok sevinirim.”

Cennet ve Cehennem kurulmuştur ve şu anda mevcuttur. Âyet ve hadislerden anlaşılan kıyamet sonrası kurulacağı değil, şu an kurulmuş olduğudur. Bildiğiniz gibi Hazret-i Âdem de (as) yaratıldıktan sonra Cennette ikamete tabi tutulmuştu.

Fakat Cennet ve Cehennem sekenelerini, yani sakinlerini şu an almış değildir. Cennet ve Cehennem mahşerdeki büyük yargılamadan sonra dolacaktır. Şu an ölmüş insanlar berzah âlemindedirler. Hadislerde anlatılan budur.

***

Ramazan Kuşçu:

*“Başıma bir iş gelmişti. ‘Bu işten kazasız belâsız kurtulursam bir kurban keseceğim’ demiştim. Şimdi bu bir adak kurbanı mıdır veya bildiğimiz kurban şeklinde midir? Kimler yiyebilir? (ailem, çocuklarım)”

Bu bir adaktır. Siz adak kurbanı kesmeyi kendinize vacip kıldınız. Eğer o başınıza gelen işten kurtulmuşsanız adak kurbanı kesmek size vacip olmuştur. Bu durumda bu kurbanı kesip fakir fukaraya dağıtmanız icap eder. Çünkü bu bir ibadettir. Siz ve geçimi sizin üzerinize olan aileniz ve çocuklarınız bu kurbandan yiyemezler. Eğer yemek istenilirse, yenilen et kadar sadaka verilmelidir.

Dua

Allah’ım! Bizi Kendine kul kabul eyle! Bizi emanetine sadık eyle! Bizi emanetinde emin kıl! Ulûhiyetine lâyık kulluk yapamadığımızı itiraf ediyoruz; Sen bizi bağışla! Hatalarımızı affet! Kusurlarımızı ört! Günahlarımıza mağfiret buyur! Bizi, Ulûhiyetine lâyık kullukla değil; kulluğumuza lâyık eksiklerimizle kabul buyur! Bizi öyle bağışla ki, mahşerde hesap soracağın hiçbir günahımız kalmasın! Bizi öyle kulluğuna al ki, mahşerde elimiz boş olsa bile, bizi arşının gölgesinden uzak eyleme! Bizi Resûlüne (asm) öyle ümmet yap ki, günahlarımızın utancını Resûlünün şefaati ile gider! Sen Allah’sın. Sen’den başka ilah yoktur. Âmin.

Dipnotlar: 1- Lem’alar, s. 165

08.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.05.2007) - Muhtelif sorular

  (06.05.2007) - Sekine duâsı

  (05.05.2007) - Evlât kokusu, Cennet kokusundandır

  (04.05.2007) - Nefsin Allah sevgisine mazhar olması

  (03.05.2007) - İstihare namazı fal değildir

  (02.05.2007) - Risâle-i Nur'a göre namaz

  (01.05.2007) - Ebedî saadetin gerekçesi

  (30.04.2007) - Kur’ân’da Kıyamet sahnesi- 2

  (29.04.2007) - Kur’ân’da Kıyamet sahnesi- 1

  (28.04.2007) - Tecvid ve Kur'ân

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004