Bürokrasi ve memur şehri olarak bilinen Ankara, son günlerde sıkıntılı günler geçiriyor. Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Başbakanlık, bakanlıklar, genelkurmay, kuvvet komutanlıkları, genel müdürlükler gibi resmî kurumların hepsi Ankara’da bulunuyor. Ankara’da yaşayanlar bile bu “bürokratik” ortamdan etkilenir, aralarındaki sohbetlerinde “siyasî” konuşurlar.
Darbe plânları, bildiriler, muhtıralar, mitingler, Anayasa Mahkemesinin 367 kararı, 11. Cumhurbaşkanının Mecliste seçilememesi, erken seçim kararı ile hareketli günler geçerken, insanların yüzleri gerginleşti, herkesin yüzünde bir tedirginlik oluştu, sinirler harap oldu. İnsanlar gülmeyi adeta unuttu. Normal vatandaşları bırakın, gündemi yakından takip edenlerin bile anlık değişen gündem konusunda kafaları karıştı, sağlıklı yorum yapamadılar.
İşte böyle bir ortamda Ankara’da düzenlenen bir program, bütün bu olumsuzlukları, gerginlikleri, huzursuzluğu unutturdu.
Ankara’nın kirlenmiş siyasetinin oluştuğu havayı, gazetemizin Anatolia Gösteri ve Kongre Merkezi’nde düzenlediği bir program temizledi âdeta. Programın ismi bile bu temizliğin işaretiydi. “Bediüzzaman’ın Dilinden Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) ve Sevgi…
Dört bin kişilik büyük bir salon “Sevgili” peygamberimizi anmak, onu Bediüzzaman’ın dilinden dinlemek için “nur yüzlü” insanlarca hınca hınça dolduruldu. Koltuklar almadı, insanlar arkalarda, aralarda izledi... İnsanların yüzünde huzur vardı, sükûnet vardı, gözlerinin içi gülüyordu. Çünkü günlerdir kafaları “siyasî” gelişmelerle allak bullak olmuştu. Bu program kafalardaki bu karışıklığı unutturmuştu.
Gecenin en duygulu anları, Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı ve Mehmet Kutlular Ağabeylerin duygu yüklü konuşmaları oldu. Fırıncı Ağabeyin Sungur Ağabeyin konuşurken mikrofonu tutması ve kendi gözlüğünü Sungur Ağabeye uzatması dinleyenler arasında mânevî bir atmosferin yaşanmasına sebep oldu. Üç ağabeyin Risâle-i Nur’dan pasajlar okuyarak dinleyenlere seslenmesi bu manevî havayı daha da coşkulu hale getirdi.
Burada, konferansta konuşan Kutlular Ağabeyin ve Dr. Senai Demirci’nin enfes konuşmalarından, İbrahim Meletlioğlu’nun nefis tasavvuf konserinden, Mesut Nurver’in fevkalâde güzel sunumundan bahsetmeyeceğim. Bunları haberlerde okuyabilirsiniz.
Programa gelen milletvekilleri, bürokratlar ve sendika başkanlarına da Sevgiliyi Bediüzzaman’ın dilinden dinlemek huzur vermişti, yüzlerindeki tebessüm bunu gösteriyordu çünkü…
Fakat dinleyenler arasında birisi vardı ki, anlatmadan geçmeyeceğim.
Programın yapılacağı salonun sözleşmesini imzalamaya gittiğimizde karşılaştığımız Rusya Federasyonu Ankara Büyükelçiliği Deniz Ateşe Yardımcısı Deniz Yarbay Andrey Davydochkin’le tanışmıştık. Genç bir subaydı. O da başka bir program organizasyonu için oradaydı. “Hazreti Muhammed’i anacağız” dediğimizde, fazla ilerlememiş Türkçesi ile, “Beni de dâvet edin. Üç senedir Türkiye’deyim, böyle programları takip etmedim” demişti. Kendisini özel olarak dâvet etmiştim. Toplantı başlamaya yakın yanımda beliren Andrey, gördüğü büyük kalabalık sebebiyle heyecanlıydı. Programın büyük bir kısmını takip etti, Sungur, Fırıncı ve Kutlular Ağabeyleri dinledikten sonra gitmek için izin istedi. Yeni şeyler öğrenmenin mutluluğu içinde salondan ayrılırken, hem Hazreti Peygamberi, hem de Bediüzzaman’ı tanımaktan dolayı huzurlu olduğu gözleniyordu. Çünkü o da katılanların yüzündeki huzuru, yüzlerindeki tebessümü görmüştü.
Programın düzenlendiği salon daha önce rock konserleri gibi programlara ev sahipliği yapmıştı. Bu seferki farklı bir programdı. Diğerleri gibi insanları kötümserliğe iten bir program değil, aksine insanlara huzur veren bir programdı. Program bitiminde katılanların yüzlerinde bunu görmekte mümkündü.
Bediüzzaman’a yakışan bir programdı, emeği geçen bütün herkese teşekkür ediyoruz…
08.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|