Geçen pazar, “Gençlik ve Gelecek” konulu bir konferans için Karadeniz Ereğli’deydik. Bahar mevsiminin denizi, sahili, şehri ve sanayii ile limanı bütünlediği bir Pazar günüydü. Dostlarımızla, ikinci katta yer alan bir kafeteryada sahili, vatandaşları ve ufkumuzu açan denizi seyrediyoruz.
Gözlemlediğimiz insan manzaraları, oldukça canlı, rahat ve sosyal bir şehir imajıydı. Karadeniz sanayisi en gelişmiş ve kültürel dokusu ile tarihî geçmişi en zengin olan bu sahil ilçemiz 80 kilometre uzanan kıyıları ile turizm açısından da cazip bir konumda.
Sahil caddesinde Avrupâî bir şehir motifi var. 1994’ten beri Belediye Başkanı olan Halil Posbıyık’ın, 22 Temmuz seçimlerinde Demokrat Parti’den milletvekili olmak üzere ayrıldığını öğreniyoruz. Onun yerine de Murat Sesli belediye meclisi tarafından seçilmiş.
Karadeniz Ereğli, ticarî ürün olarak yılda 500 ton fındık üretiyor. Batı Karadenizin gelişmişlik düzeyi, Zonguldak ilçeleri arasında da en belirgin olan bir ilçe.
Ticaret odasına kayıtlı 1800’e yakın işletme var. Erdemir, bölgenin sanayideki can damarı. Türkiye ekonomisinin lokomotifi demir çelik sektörünün buradaki varlığı, hem sanayî hem de ticarî anlamda belirleyici etken olmuş.
Meşhur Osmanlı çileği, taşkömürü ve Erdemir, Karadeniz Ereğli’nin marka konuları ve belirleyici alâmetleri olmuş.
Ereğli Demir Çelik Fabrikaları, ilçenin sosyo-ekonomik göstergelerini, büyüme hızını, eğitim düzeyini ve kalkınmışlık farkını çok güçlü bir şekilde etkilemiş. Altyapı, şehir döngüsü ve iletişim canlılığı açısından oldukça güvenli bir davranış sergiliyor. 2000 yılı sayımlarına göre nüfus 79 bin görünse de gerçekte 90 bini geçtiği söyleniyor.
Gelelim sebeb-i ziyaretimize. Konferans konumuza. Konu gençlik ve gelecek olunca, haklı olarak anne ve babaların en can alıcı katılımları ile karşılaştık. Gençlerin de yazılı fikrini almaya çalıştık. Bu fikirleri salondaki dinleyicilerin dikkatine sunduk.
Bize yansıyan genç ve aile taleplerinin bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum:
Bir anne bize ulaştırdığı notunda; “Benim oğlum Ankara’da bir üniversitede okuyor. Dini görevlerini de yerine getiriyor. Görüntüsü nedense insanları yanıltıyor, galiba görüntü ile insanları değerlendiriyorlar. İtici olmadan ve ayırıma girmeden daha yakın davranılamaz mı?” siteminde bulunuyor.
Bir genç ise, “Bize zamane çocuğu diyorlar. Teknoloji çağında yaşadığımız için devir değişti. Biz büyüklerimiz gibi olamayız. Bizim çocuklarımız da bizim gibi olmayacak. Çağ çatışması yaşıyoruz” diye görüşlerini belirtiyor.
Bir başka gencimizin notu da şöyle: “Aslında ne istediğimizi biz de bilmiyoruz. İstediğimiz şeylerin aslında istemediğimiz şeyler olduğunu görüyoruz. Kimseye güven duyamıyoruz. Her şey çok farklı ve zaman çok kötü...”
“Ben içine kapanık ve rahat konuşamayan biri olarak annem ve babamla istediğim gibi konuşamıyor ve rahat davranamıyorum...” diyen gencimiz, “Annem ve babam hemen hemen hiç diyebilirim ne istediğimi sormamışlar” eklemesinde bulunuyor.
Yine gençlere kulak verelim. “Model olarak Peygamberimizin yolunda tereddütsüz ilerlemek istiyorum... Ailemden isteğim, bu yolda bana verebilecekleri desteği esirgememeleri ve bana saygı duymaları.”
Hastahanede, bankada, arabalarda eşitlik ve saygı isteyen bir başka notta, “Küçüğünün söz dinleyip, sonra unuttuğu”nu yazıyor.
“Ailemden olan isteğim” diye başlayan bir başka yazılı notta ise, büyüklerin kendi geçmişleriyle kıyas yapmamalarını, kendilerini tanımalarını ve buna göre destek vermelerini istiyor.
“Ailemden bana saygı göstermelerini istiyorum” diye biten farklı bir kâğıt geliyor.
Diğerinde, “Bütün gençler anlayış ister. Bize anlayış gösterirlerse her şeyi konuşarak hallederlerse her şey çözülür” kanaati de uyarıcı nitelikte.
“Ben tam müttakî Nur talebesi olmak istiyorum. Kişisel gelişimimde zirvede olmak istiyorum” hedef ifadesi yine bir gencimizin dünyasından yansıyor.
“Kendimden kendimi bilmeyi istiyorum” cümlesi de merakına odaklanmış bir başka gencin arzusu.
Bize verilen notlarda, ailesinin onu güzel ortamlarla buluşturmasına teşekkür eden gençler de var. Ailesini, kendisini, kendisinin de ailesini anlamasını kendine ödev seçmiş gençler var.
Yaklaşım farkı isteyenler, ailesini kopyalamak arzusunda olanlar, kendilerine fazlaca çocuk muamelesi yapıldığını söyleyenler, örnek tavırla bizi etkilemelerini isteyenler...
Gençlerimizin dünyasından hepimize çıkan mesajlar böyle. Ödevlerimiz çoğalıyor. Beni en çok mutlu eden çıkışta gözlemlediğim gençlerin gülümseyen yüzü ve bizimle bunları paylaşmaları oldu.
Konular, istekler ve önerilerimizle zihnî bir sorgulama ve tesbitten çözüme gitme noktasına doğru ortak bir sohbetle konuşmamızı tamamladık.
Program öncesi ve sonrasıyla bizi yalnız bırakmayan Hasan, Ekrem, Burhan ve Hüseyin Beylere teşekkür ederiz.
16.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|