Kâinatta küçük diye birşey yoktur. Görünüşte küçüktürler, ama çok yönleriyle büyük, hatta nice büyüklerden de büyüktürler.
Bir sivrisinek san'atça deveden aşağı kalmaz, hatta ondan daha harikadır.
Köpeklerin, yunus balıklarının koku alma; solomon balıkları, göçmen kuşları ve arının yön bulmada sergiledikleri performans insanı hayretlere sevk etmez mi?
Bazan küçük gördüğümüz bir amel de insanın kurtuluşuna sebep olabilir.
Günahkâr bir kadının çölde susuz kalan bir köpeğe indiği kuyudan ayakkabısıyla su doldurup içirmesi sebebiyle affedilmesi ve yine namazında, niyazında bir kadının bir kediyi, bir odaya hapsedip açlıktan ölümüne sebep olması sebebiyle Cehennemi boylamasında olduğu gibi.
Onun içindir ki hiçbir iş küçümsenmez, küçüğüne büyüğüne bakılmaksızın yapılması gerekenler yapılır, kaçınılması gerekenlerden de kaçınılır.
İmana, Kur’ân’a, İslâma hizmet noktasında da hiçbir hizmet hafife alınmamalı. Asr-ı Saadette yaşlı bir kadının mescidin süpürülmesi gibi bir hizmette bulunduğu, vefatı esnasında Efendimizin (asm) haberi olmadığı için cenazesine katılamadığı, öğrendiğinde de, “Niçin bana haber vermediniz?” deyip kabrini ziyaret edip duâlar yaptığı bilgilerimiz dahilinde.
Bu çerçevede, Üstadın hizmet yapmak isteyen bir talebesine, “Dershaneyi silip süpürsün” dediğini biliyoruz. Merhum Zübeyir Gündüzalp de, “Hizmet var mı ağabey?” diyenlere “Kardeşim, ben tuvaletleri temizliyorum” diye cevap verirmiş.
İçleri gibi tepeden tırnağa her tarafı pırıl pırıl bir dershanenin insanlar üzerindeki etkilerini, anlatılanların yaptığı akislerin neler olabileceğini anlamak zor olmasa gerek.
Ümraniyeli bayan kardeşlerimiz bir kermes düzenlemişler. Geçtiğimiz Pazartesi günü bizi de imzaya çağırdılar. Hizmete canla başla koştuklarını görünce bu duygular uyandı bende. “Kermesten de ne çıkar?” dememişler. Ortaya çıkardıkları el emeği, göz nuru nakış ve evlerinde hazırlayıp getirdikleri yiyeceklere varıncaya kadar değişik ürünleri sergilemiş, getirileriyle hizmete omuz vermeyi hedeflemişler.
Tâ Beykoz’dan kopup gelen kardeşlerimize varıncaya kadar; heyecan, ihlâs, aşk ve şevkle meseleye sahip çıkan, ziyaretçilerle titizlikle ilgilenen, Risâle-i Nur ve diğer eserleri takdim eden kardeşlerimiz bu hizmette Üstadın himayesini hissetmenin hazzını yaşıyor, adeta sevinçten uçuyorlardı. “Maksadım dine hizmettir. Onun kuvvetlenip kemâle ermesi için dünyayı isterim” diyen Mevlânâ Halid misali, hizmetin daha da güçlenmesi adına bu tip destekleyici faaliyetler için gecelerini gündüzlerine katan gayyur kardeşlerimizi tebrik ediyor, Cenâb-ı Haktan sa’ylerini meşkûr eylemesini diliyorum.
16.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|