TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen anayasa değişiklik paketi 10 Mayıs’ta kabul edilmiş, Köşk’e gönderilmişti. Gözlerin çevrili olduğu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den bugüne kadar bir ses çıkmadı. Zaten Sezer’in 15 günlük kanunî süreyi son güne kadar bekleyeceği tahmin ediliyordu. Bu sürenin 9 günü de geçti.
Sezer, değişiklik paketi kendisine gönderilmeden önceki tutumu gibi, şimdi de “22 Temmuz’a iki sandığın yetişmeyeceği ortada” diyerek, “cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönündeki anayasa değişikliğini veto eğiliminde” olduğunu ortaya koydu.
Gözler Köşk’e çevrili iken, Sezer’in kanunu veto etmesi için “Cumhurbaşkanını Halk Seçmesin Cephesi” (CHSC) oluştu. Başta son aylardaki gerginliğin baş aktörü Deniz Baykal, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı “Anayasa Mahkemesi eğer 367’yi reddederse ülkede çatışma çıkar…” ikazının(!) ardından bir “uyarı”yı da Sezer’e yaptı: “Türkiye’yi bununla allak bullak etmek kimsenin göze alacağı bir iş değildir. Şimdi bu teklifin cumhurbaşkanı tarafından reddedileceği umut ediliyor. Çünkü orada güvenilen bir cumhurbaşkanı var, bu sorumsuzluğa ‘evet’ demez, çok açık. Bunu iade edecektir…”
Hemen ardından YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, “üstüne vazife olmayan siyasî konular”daki açıklama yapma alışkanlığını sürdürdü ve bu sefer “darbe” ile tehdit etti. “Latin Amerika ülkeleri bu sisteme özendikleri dönemde askerî darbelerden başlarını alamamıştır. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin yapılan düzenleme Türkiye’de otoriter rejime dâvetiye çıkarmak anlamına gelir, halk tarafından seçilmesi çok tehlikelidir… Rejim krizine yol açar” diyerek halka güvenmediğini ortaya koydu.
“367 mucidi” Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu niye tepki göstermedi diye hayretler içinde(!) beklerken, sesi Artvin’den çıktı. “Eğer siz halka hem yasamayı, hem de yürütmeyi seçtirirseniz, iki ayrı güç yaratma ve iki gücün birbiriyle çekişme olasılığı ortaya çıkar. Eğer bu durumda yargınız da bağımsız değilse, sizi bekleyen doğrudan doğruya dikta rejimidir” buyurdu!
Bir başka “CHSC”ci ise, Işık Üniversitesi Rektörü siyaset bilimci Prof. Ersin Kalaycıoğlu, hiçbir şeyle izah edilemeyecek şu sözleri söylemekten geri durmadı. “Cumhurbaşkanlığı seçimi gene aynı yola girerse, AKP’ye, askerden muhtıradan fazlası gelir. Genç subayların ayaklanması olabilir. Bu, emir komuta zincirindeki darbeden daha fecidir…” (Radikal, Neşe Düzel, Röportaj, 14.5.2007)
Bu cephenin ortak görüşü; “Cumhur, cumhurbaşkanını seçmesin…” Niye? Çatışma çıkar, darbeye dâvetiye çıkarır. Rejim değişir. Aslında kafalarının arkasındaki şey ise, cumhurbaşkanı halk seçerse, elit zümrenin iktidarı son bulacağıdır.
* * *
Bütün bunların karşısındaki, cumhurbaşkanını halkın seçmesini isteyenlerin oluşturduğu diğer cephe ise, halk iradesinin her şeyin üstünde olduğunu söylüyor. Aralarında Demirel, Ağar ve Mumcu’nun bulunduğu siyasetçiler ve buna ilim adamları da ilâve edildiğinde büyük bir çoğunluk, halkın cumhurbaşkanı seçmesinin demokrasi açısından uygun olduğunu söylüyorlar. Yapılan anketlerde ortaya çıkan sonuca göre, bunu halk da istiyor.
Daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’de her zaman sorunlu olmuştur. Anayasa Mahkemesinin “367 kararı”ndan sonra ise, tamamen içinden çıkılmaz hale geldi. Bu aşamadan ve bunca tıkanıklığın ardından halkın cumhurbaşkanını seçmesi en hayırlı yol olarak görülüyor. Yani, çıkış yolu halkın hakemliği…
Ancak şimdiye kadar süreci iyi götüremeyen hükümet, bu konuda başarılı olabilir mi? Bu çok zor görünüyor. Çünkü, 367 meselesinde, sanal muhtıra da, 352 milletvekili olduğu halde cumhurbaşkanını seçme konusunda süreci iyi götüremeyen hükümetin “CHSC cephesi”nin son çıkışlarından sonra geri adım atar mı? Bekleyip göreceğiz.
* * *
Tarihe not düşmek
Görev süresi üç gün önce dolan, yani “tezkere tarihi uzayan” Ahmet Necdet Sezer’le ilgili küçük bir notla yazımızı bitirelim.
CHP-DSP arasında birleşme veya bütünleşme kararı çıkmadı. Sadece “seçim işbirliği” konusunda anlaşabildiler. Solda birleşme ile ilgili bir araştırma yapılmış. Buna göre, birleşmeye liderlik etme konusunda 5 isim ön plâna çıkmış. Deniz Baykal, Mustafa Sarıgül, Zeki Sezer, Erdal İnönü, Hikmet Çetin ve Ahmet Necdet Sezer… İşin en ilginci de, “solu birleştirecek liderlik”te Baykal ve Sarıgül’e yüzde 13 oranda oy verilirken, Ahmet Necdet Sezer’e yaklaşık yüzde 11 oy çıkmış. Bu da 10. Cumhurbaşkanının siyasî görüşünü ortaya koyması açısından çarpıcı bir sonuç…
19.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|