“Her hakikî hasenât gibi, cesaretin dahi menbaı imandır, ubûdiyettir. Her seyyiat gibi cebanetin dahi menbaı dalâlettir.”1
Sözler’de yer alan bu ifade cesaret gibi bütün iyiliklerin kaynağının iman, korkaklık gibi bütün kötülüklerin kaynağının da dalâlet, yani yoldan sapma olduğunu gösteriyor.
İman tuba ağacının bir çekirdeğini taşır içerisinde. Nasıl tuba ağacında Cennetin her nev'î meyvesi bulunur. İman ağacı da temizlik, doğruluk, cesaret, çalışkanlık, tutumluluk, sevgi, saygı gibi nefis meyveler verir.
İmanın yetmiş yahut altmış kadar şubesi bulunduğunu belirten Allah Resûlü (asm) en üstününün Lâ ilâhe illallah, en aşağısının da yoldan insanlara eziyet veren şeyleri kaldırmak olduğunu söyler. Haya da imandandır.2
Ve bütün bu imanın meyvesi, şubesi ve dalı olan iyilikler, “Allah’ın rızası itaatte, gazabı da isyandadır” hakikatinde belirtildiği gibi Allah’ın rızasına götürür insanı. Kötülükler de gazabına.
Onun için insan Allah’ın rızasına götürecek iyilikler ve Allah’ın gazabını celbedebilecek isyan ve kötülükler karşısında umursamaz bir havaya girmemelidir.
Evet, hiçbir iyilik küçümsenmemelidir. Onun için Resûl-i Ekrem (asm) “Komşuna verdiğin bir parça bile olsa hor görme” buyururlar.3
Mü’min, imanı gereği iyiliklerin insanı olacak, her yerde her zaman iyiliklere koşacak, kötülüklerden de kaçacaktır. Kimbilir belki küçük gördüğü bir iyilik, ihtiyaç sahibinin ihtiyacına cevap verir; duâsına, Allah’ın da hoşnutluğuna, hatta kurtuluşuna vesile olur.
Peygamberimiz (asm) bize bu konuda örnekler verir. Günün birinde adamın biri yolda insanlara zarar veren bir dalı veya dikeni kaldırdığı için Allah’ın hoşnutluğunu kazanmış, affına mazhar olmuştur.4
Bir kadının da bir kediyi bir odaya hapsedip açlıktan ölümüne sebep olduğu için Allah’ın gazabını celbettiği ve namazı, orucu olmasına rağmen Cehhennemi boyladığı yine hadis-i şerifte belirtilir.
Bütün bunlar göstermektedir ki hiçbir iyilik küçünsenmemeli, Allah’ın rızası olabileceği düşünülerek küçük-büyük demeden koşulmalıdır. Ve hiçbir kötülük de hiçe sayılmamalı, Allah’ın gazabı olabileceği düşüncesiyle şiddetle kaçınılmalıdır.
O zaman insan iyliğin ehli olur ve meleklerin dahi gıpta ile seyrettiği bir insan hâline gelir.
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 25.
2- Riyazü’s-Salihîn Terc., 1:161.
3- A.g.e.
4- A.g.e., 1:163-164 (Buharî ve Müslim’den.)
26.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|