Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Şaban DÖĞEN

Büyüklük ölçüsü



Büyükler neden büyüktür? Nasıl o noktaya ulaşmış, gönüllerde taht kurmuşlardır?

Bediüzzaman Hazretleri der ki: “Kâmillerde büyüklük, mikyasıdır küçüklük. Nakıslarda küçüklük, mizanıdır büyüklük.”1

Yani kâmil insanların büyüklüğü kendilerini küçük görmeleri, kusur ve eksiklerle dolu insanların da küçüklükleri kendilerini büyük görmeleri sebebiyledir.

Hiç şüphesiz kâmil, olgun, büyük insanlar, büyüklüklerini Allah’tan bilmiş ve kendilerini değil büyük görmek, aksine bir hiç görmüşlerdir.

Mevlânâ, “Her üçü birden bir dirhem etmez, / Sarığım, cübbem, başım” diye kılığa, kıyafete, şatafata dikkat çekerek bütün bunları bir ihsan-ı İlâhî olarak görmüş, gurur ve kibirden uzak kalıp, “Sen âlemde benim ünümü duymadın mı hiç?” diye ününe dikkat çekip bunun sebebinin ilmin sembolü olan sarığı, cübbesi ve aklı, fikri olmadığını belirtmiş, büyük bir tevazuyla, “Ben hiç kimse değilim, / Bir hiçim hiç” demekte tereddüt etmemiştir.

İnsanı havalara sokan, övünmeye, gurur ve kibire sevk eden, kendinde birşeyler olduğunu vehmettiren hususlar nelerdir?

Servettir, makamdır, zekâdır, ilimdir, şöhrettir...

Eğer bunlar şerre âlet ediliyorsa övünülecek, büyüklenilecek hangi yanı vardır bunların? İnsanı Cehenneme sürükleyen bir şeyle hiç gururlanılır mı?

Eğer bunlar hayırda kullanılıyorsa değil övünmek, kibirlenmek hepsini Allah’tan bilmek ve şükretmek gerekir. Kendini kuru bir üzüm çubuğuna benzeten Üstad da, o çubuğun birer şeker tulumbacığı olan salkımlarını kendisinin takmadığını, acz, fakr ve zaafına binâen ihsan edildiğini belirtirken aynı hakikate dikkat çeker.

Demek her hâlükârda övünmemek gerekiyor. Onun için iyiliklerini Allah’tan bilen Mevlânâ, “Ben bir hiçim” demeyi bir görev biliyor.

Kendini bir hiç gören kimsenin gururlanılacak hiçbir şeyi kalmaz. Kur’ân, “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun sebebiyledir”2 buyururken bu önemli hakikate dikkat çekmiyor mu?

Eğer iftihar etmek gerekiyorsa, kul olmakla iftihar etmeli insan. Ne güzel dile getirir Mevlânâ:

“Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum.

Kulluk vazifemi lâyıkıyla edâ edemedim

Mahcubiyetimden başım önüme eğildi.

Her köle âzâd olduğu zaman sevinir, mutlu olur.

Ben Sana kul olduğum zaman sevinir, şad olurum ya Rabbi.”

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 665

2- Nisa Sûresi: 79

22.05.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.05.2007) - “Evvel âhir tavsiyemiz”

  (20.05.2007) - Gelecekte neler olacak?

  (19.05.2007) - En cimri insan

  (18.05.2007) - Peygamber aşkına

  (17.05.2007) - Peygamber misafirliği

  (16.05.2007) - Küçük şey var mı?

  (15.05.2007) - Mesele duyurmaksa

  (14.05.2007) - En değerli hediye

  (13.05.2007) - Allah kimleri sever?

  (12.05.2007) - Şefkatin bedeli

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004