Şu helâket ve felâket asrında bütün meseleleri imana ve Kur’âna hizmet olan arkadaşlarımızın Pazar günkü temsilciler toplantısında ittifakla üzerinde durdukları husus ihlâs, sadakat, ittifak ve tesanüde vurgu yapmalarıydı.
Çünkü sâlim bir hizmet için olmazsa olmaz, vazgeçilmezlerdi bu prensipler. Üstad, “Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz, itidal-i dem ve ihtiyattır” 1 demiyor muydu?
Evet, Üstad Bediüzzaman Hazretleri talebelerine bunu tavsiye ediyordu.
Ancak ihlâs, sebat ve sadakatle hizmeti esas alan bu hizmet fedâilerinin aşk ve şevklerini kırmak, usandırmak, meşrep ve fikir farklılıkları sebebiyle birbirlerinden soğutmak, koparmak isteyen şer odakları da eksik olmuyordu. Nefis ve şeytanın varlığı hayra teşvike sebep olduğu gibi onların taarruz ve hücumları da ehl-i hizmete teyakkuza, dayanışmaya itecekti.
Çünkü bu samîmî, muhlis, gayyur, gerektiğinde birbirlerine ruhlarını fedâ eden insanlar bilirler ki göz bir saman çöpünü, kılı kaldırmadığı gibi hizmetin kudsiyeti de kargaşa, ihtilaf ve sürtüşmeleri kabul etmezdi. Müsbet bir hizmet ancak birlik, beraberlik ve tesanüdle olabilirdi. Onun için Üstad ısrarla, “Bizler imkân dairesinde bütün kuvvetimizle Lem’a-i İhlâsın düsturlarını ve hakikî ihlâsın sırrını mabeynimizde ve birbirimize karşı istimal etmek vücup derecesine gelmiş” 2 demekteydi.
Hayatın vahdet ve ittihadın, yani birlik ve beraberliğin neticesi olduğuna dikkat çekip, sonra da, “İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır kuvvetiniz de elden gider” 3 âyetinin işaretine dayanarak, tesanüt bozulduğunda cemaatin de tadının kaçacağını; üç elif örneğini vererek üç elif yanyana geldiği, omuz omuza verdiğinde 111 kıymetinde olduğu gibi, Hakk’a hizmet eden üç-dört kişi ayrı ayrı ve işbölümüne dikkat etmeksizin hareket ettiklerinde kuvetlerinin üç-dört adam kadar olacağını belirtiyor, aksine, “Eğer hakikî bir uhuvvetle, birbirlerinin faziletleriyle iftihar edecek bir tesanüdle, birbirinin aynı olmak derecede bir tefâni (birbirinde fani olma) sırrıyla hareket etseler, o dört adam, dört yüz adam kuvvetinin kıymetindedirler” 4 diyordu.
Demek sonuç alıcı, verimli bir hizmet ancak ihlâs, sebat, sadakat, vahdet, ittihad ve tesanüd düsturlarıyla mümkün.
Dipnotlar:
1. Şuâlar, s. 262
2. A.g.e.; s.422.
3. Enfal Sûresi; 46,
4. Barla Lâhikası, s. 88
21.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|