Geziyi seven insanoğlu, insanlar üzerinde etkili olmuş nice kahramanları, harika olayların cereyan ettiği yerleri görmek, ziyaret etmek ister. İnsanlar üzerinde Mevlânâ gibi derin izler bırakmış büyüklerin mezarlarını ziyaret etmenin turistik geziden öte mânevî boyutları vardır. Ve gerçekten böylesi büyükler, insanlar üzerinde çok olumlu etkiler bırakmışlardır.
Ya Kâinatın Efendisi Efendimiz Hz. Muhammed’i (asm) ziyaret etmek?
Onun değerine, pahasına fiyat biçmek mümkün değil. Kabr-i şeriflerinin bulunduğu Hücre-i Saadeti, Kâbe dahil bütün yeryüzünden, göklerden, hatta arştan daha üstün ve şereflidir.1
Hücre-i Saadeti ziyaret etmenin mü’minin hayatında büyük önemi vardır. Kâinatın yaratılmasına vesile olan, mutluluğumuz için bize kendini feda eden, bize düşkün, çok şefkatli, çok merhametli o yüce Resûlü (asm) ziyaret, ona olan sevgi, aşk, sadakat, bağlılık ve Sünnet-i Seniyyesine sımsıkı sarılmanın bir ifadesidir. Kalbi onun için çarpanlar, imkân bulduklarında onu ziyaret etmekten uzak kalamaz, bir yolunu bulup ona koşarlar. Hanefî âlimleri, imkânı olanların onu ziyaret etmelerinin vacip olduğunu söyler, imkân varken ziyaret etmemeyi de katı kalplilik ve gaflet olarak nitelendirirler.
Resûl-i Ekrem’i (asm) ziyaret, kalplerin onun için çarpması, gaflet bulutlarının dağılması, hayatın anlam ve gayesine göre hayat sürmeye azmetme demektir. Onun rehberliğinde dünya ve âhiret mutluluğunun anahtarlarını bulan bir insanın, eline ilk fırsat geçer geçmez bu ziyareti gerçekleştirmesi gayet tabiîdir.
Bu hareket, onun şefaat-i uzmasına ermenin de bir vesilesidir. Nitekim Allah Resûlü (asm), kendisini vefatından sonra ziyaret edenlerin sağlığındayken gibi ziyaret etmiş olacaklarını, onların kendisine komşu ve şefaatine nâil olacaklarını müjdelemişlerdir.2
Kalbi Peygamber sevgisiyle yanıp kavrulan bir mü’min, Kâinatın Efendisinin mübarek ayaklarının bastığı, binbir türlü sıkıntı ve çileye rağmen insanlığı kurtarmak için didindiği, mutluluk reçetesini sunduğu o mukaddes toprakları, oralarda yatan binlerce Sahabi mezarlarını nasıl ziyaret etmek için can atmaz? Ziyareti gerçekleştirdiğinde de kalbi nasıl onunla çarpmaz?
Aman Allah’ım, hakkı hakikati duyurma adına o ne büyük bir fedâkarlık! Bizim dünya ve âhiret mutluluğumuz için kendini fedâ eden bir Resûlü (asm) ziyaret etme imkânı bulup da ziyaret etmemek ise ne büyük bir gaflet!
Dipnotlar:
1- Reddü’l-Muhtar; 2: 257.
2- Keşfü’l-Hafa; 2: 250.
18.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|