Anayasa Mahkemesinin 367 kararının—bizzat Başbakanın kullandığı tabirle—bloke ettiği Meclis, bu blokajı kırmak için apar topar bir anayasa paketi çıkardı. ANAP ve DYP’nin de desteklediği paket, 367’nin de üzerine çıkan kabul oylarıyla geçti. Ancak paketle istenen sonucun alınıp alınamayacağı meçhul.
Toplantı yeter sayısını 184 olarak kesinleştirmeyi, cumhurbaşkanını 5+5 formülüyle halka seçtirmeyi, genel seçimleri dört yıla indirmeyi öngören paketi, görevdeki yedi yılı bittiği halde son gelişmeler üzerine kendi ifadesiyle “teskere bırakmış asker” durumuna düşerek Köşkte oturmaya devam eden Sezer’in, on beş günlük inceleme süresini sonuna kadar kullandıktan sonra veto edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Akabinde Meclisin yine vakit geçirmeden paketi aynen Çankaya’ya geri göndereceğine de.
Gerçi CHP lideri, o aşamada AKP’nin fire vereceği iddiasında. Bakalım, o zaman göreceğiz.
Diyelim ki, Baykal’ın iddialı kehaneti tutmadı ve Meclis ısrarını sürdürerek paketi bir defa daha Çankaya’ya gönderdi. O zaman ne olacak?
İşte o noktada ciddî belirsizlikler var.
İkinci bir veto hakkı bulunmayan Sezer, mecburen onaylasa da paket için referandum yolunu açar mı? Cumhurbaşkanını halkın seçmesine soğuk baktığını belli etmiş bir kişi olarak, meseleyi halka götürür mü?
İşin gerçeği, bu ihtimal zayıf görünüyor. Götürse bile, iktidarın sözünü ettiği “22 Temmuz’da iki sandık” için de aynı zorluk söz konusu. Çünkü referanduma gitme süresi anayasaya göre 120 gün. Ve alel acele hazırlandığını hep birlikte izlediğimiz pakette, bu sürenin kısaltılmasına ilişkin bir madde yok. Hükümet de bu saatten sonra bunun için yeni bir değişikliğe pek niyetli olmadığının sinyalini çoktan verdi.
Konunun Anayasa Mahkemesine götürülüp götürülmeyeceği de ayrı bir bahis. Gerçi mahkeme Başkanı bilâhare “Yanlış anlaşıldım” dediği açıklamasında, anayasa değişikliklerini esastan inceleme yetkileri bulunmadığını söylemişti, ama 376 formülüyle işin bu noktalara gelmesinde büyük rol oynayan Kanadoğlu gibi hukukçular, bunun için de farklı içtihadlar ortaya koyarak, söz gelişi “Halk seçsin” düzenlemesinin anayasanın diğer maddeleriyle çeliştiğini öne sürerek olayı farklı bir noktaya çekebilirler.
“Sistem” bu kulvarda hiçbir şey yapamayacağını gördüğü anda ise, plağı çevirerek başka formülleri devreye sokabilir. AKP için kapatma dâvâsı açılacağı ve bunun için gerekli dosyanın tamamlandığı iddiası, bu açıdan düşündürücü.
Meclisin bloke edildiği ve beraberinde hükümetin ciddî ölçüde inisiyatif kaybettiği, buna karşılık gelişmelerin şekillenmesinde demokratik kontrol dışı etkenlerin belirleyici hale geldiği bir sürece girmiş olduğumuzu unutmayalım.
Nitekim her türlü olumsuz sürprize açık olan bu ortamda en ciddî zararı yine hukukun, hak ve özgürlüklerin göreceğini gösteren işaretler artıyor. Nokta dergisinin, maruz kaldığı hukuk dışı baskılardan sonra kapanmak zorunda bırakılması; Şemdinli dâvâsının Yargıtay kararıyla askerî yargıya aktarılması; okulların web sitelerindeki Said Nursî yazılarının ve okullarda dağıtılan namaz kitaplarının soruşturma ve ceza konusu yapılması, bunlardan sadece birkaçı...
18.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|