Ruh gücünü, “Ruh nedir, mahiyeti nasıldır?” sorularının cevabından hareketle izah edebiliriz.
İnsanların, meleklerin, cinlerin ve hayvanların dirilik kaynağı olan ruh; maddesiz cevher, manevî varlık, iradî ve gayr-ı irâdî hareketlerin, idrakin çıkış yeri; mekânda yer işgal etmeyen, parçalanmayan, soyut bir varlıktır.
Kadîr-i Mutlak, madde ötesinden, kozmik ışınlar ve esîr denen çok latîf, çok ince, çok seyyal/akışkan, atomların yüzdüğü deniz veya varlıkların tarlası diyebileceğimiz boyutlardan süzerek yarattığı en nurlanmış lâtif bir nur olan ruhu; bedensiz, lâtif bir varlığı, şekli olan, sınırları belirlenmiş, hayat sahibi, emir âlemiyle ilgili bir kanun şeklinde yaratmıştır.
Ruh cevherimize potansiyel hâlinde sınırsız istidatlar ve onlara sınırsız yetenekler konmuş. O kabiliyetlerden de sayısız meyiller, yönelmeler çıkar. O hadsiz meyillerden nihayetsiz emeller, istekler ve o nihayetsiz arzulardan sonu gelmez fikirler, tasavvurlar doğar.
Melekî, hayvanî, nebatî ve camid tüm varlıkların özellikleri çekirdek, potansiyel yetenek olarak ruhumuza yerleştirilmiştir. Ucu açık kabiliyetlerimizi irademizi kullanarak, eğitim, terbiye ile tekâmül ettirip bütün varlıkların özelliklerini kazanabiliriz. Düşünce, iman ve irademizle, ruh, duygu ve duyularımızla enerji boyutları ve mânâ âlemleriyle irtibata geçebilir, istidatlarımızı ortaya çıkarabiliriz.
Kâinatta cereyan eden olaylarla, ruhumuz, kalbimiz, duygularımız, his ve lâtifelerimiz sürekli bir irtibat ve alış veriş hâlindedir. Ruhumuzun dış dünya ile irtibatını sağlayan beynimiz, duyu özellikleri dışında binlerce duygu, his ve lâtife (enerji boyutları) aktivitelerine de sahiptir.
Bu aktivitelerin en bilinenleri hayal, hafıza, zekâ ve akıl gibi melekelerdir. Bunlar sayesinde şuur, idrak ve fikir üretme özellikleri gösterilir.
Diğer yandan ruhumuz, şiddetli merak, ateşli sevgi, dehşetli hırs, müthiş öfke gibi onlarca pozitif-negatif duygu ve hislerle örülmüştür.
Ruhumuza aynı zamanda duygularımızın ve kabiliyetlerimizin derecelerini yönlendirme iradesi de verilmiştir. Ruhumuz, düşünce, iman, niyet, arzu, istek, talep, duâ ve iman şifrelerine göre programlanıp çalıştırılacak şekilde dizayn edilmiştir.
İmanımızın gücü, düşünce düzeyimizin yüksekliği, niyetlerimizin kararlılığı, şuurumuzun genişliği oranında ruhumuzu geliştirir, duygularımızı kontrol edip programlayabilir, hikmet dairesinde olağanüstü haller gösterebiliriz.
Duyu ve duygularımızı ve hayatın akışı içinde otomatik olarak yaptığımız normal işleri imanımızla şuurlu bir biçimde programlayabiliriz. Çünkü inancımız/imanımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz de şartlı refleksi, onlar da alışkanlıkları, onlar da fizyolojik yapımızı etkiler ve harekete geçirir.
18.05.2007
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|