Britanya’da yapılan bir araştırmanın sonucu:
Colalı içeceklerdeki bir madde DNA’ya zarar veriyor.
Daha kolalı içeceklerin zararını yazan haberlerin mürekkebi kurumadan, uzmanların yeni bir iddiası, tüketicileri şoke etti.
Günde 2 paket cips yiyen bir çocuğun obezite riskini yüzde 80 arttırdığı ve kalp hastalıkları riskinin yüzde 60 olduğu söylendi.
Yani, damar tıkanıklıklarını iki kat arttırıyor cipsli yiyecekler.
Dahası; bu doymuş yağ miktarının günde 20 gram bile aşılması çocukta kanser ve felce yol açıyor...
Ne zaman “kolalı” içeceklerin zararı gazete sayfalarında yer aldı... Kola firmaları daha çok ekranlarda reklâma yöneldi.
Cips reklâmları zaten ekranlarda hayli fazla. Büyük bir ihtimal, hediye ve promos-yonlarla reklâm atağına girişecekler...
Bu işin bir yönü.
Diğer yönüne bakacak olursak, acaba gazetelere yansıyan bu haberler kola veya cips firmalarının reklâm ve-rilmemesinden kaynaklanan bir atrakisyon mu?
Acaba reklâm verirlerse yine bu haberler çıkacak mı?
Umalım öyle olmasın.
UYUŞTURUCU “ŞAKA”SI
Malûm, geçen hafta İstanbul İl Jandarma Komutanlığı “uyuşturucu sattığı veya kullandığı” iddia edilen evlere ayrı ayrı baskın düzenlemiş ve 21 kişiyi gözaltına almıştı.
Bunlar arasında ekranlardan tanınan şovmen Okan Karacan da vardı. Karacan sorgulanmasının hemen ardından serbest bırakıldı.
Adliyede sağlık kontrolünden geçirilen Okan Karacan’a meslektaşlarımız soruyor:
“Uyuşturucu temin ettiğiniz doğru mu?”
Karacan: “Şakaları ben yaparım. Yok bir şey arkadaşlar, şaka” diyor.
Olayı küçümsediği belli.
Uyuşturucu “zan”lısı olarak gazete manşetlerine geçmek nasıl bir duygu bilemem.
Ancak ekranlara dalga geçer gibi konuşmaması daha şık olmaz mıydı?
En azından bu “illet”in zararlı ve olayın bir “komplo” olduğunu söylemesi bile yeterli olabilirdi.
Uyuşturucu “şaka”ya gelmez.
Eğer Karacan, krizi “fırsat”a çevirirse şaşmam. Bir bakmışsınız yaptığı programların ücretini katlamış.
Şaka gibi.
GERÇEK SAN’ATÇI
Bir dönemin Türk Halk Müziği san’atçısı Yıldıray Çınar sessiz sedasız öldü...
Çınar, gerçek bir san’atçıydı.
Çünkü, gazeteler büyük sütunlarda onun ölüm haberini vermedi.
Çünkü, ekranda haber bültenleri ondan bahsetmedi.
Attığı her adımı sansasyon olan ve piyasada “sanatçı” etiketiyle dolaşana inat, sessiz ve sedasız yaşadı.
Halbuki uzun yıllar TRT’de san’atçı olarak görev yaptı. “Çarşambayı sel aldı” türküsünü onun sesinden sevdik. “Şen ola düğün,” “Sarmaşık bülbülleri,” “Aman dünya ne dar imiş” gibi türküleri onun sesiyle uzun yıllar dillerde dolaştı.
50 filmde başrol oynadı. “Arzu ile Kamber,” “Eşref,” “Zaloğlu Rüstem” onun başlıca filmlerindendi ve gişeleri epey doyurmuştu. Dahası, 12 altın plak ödülüne sahipti.
Allah rahmet eylesin!
CİNNET
Galatasaray-Fenerbahçe derbisi olayları henüz taze... Spor yazarlarının “şiddet” duygulu yazıları taraftarı körüklüyor.
Dahası, ekrana gelen bir açıklama futbolda cinnetin bir göstergesi... Küme düşen bir teknik adamın intiharla ilgili sözleri dehşetti.
Antalyaspor Teknik Direktörü Yılmaz Vural, bitkin ses tonuyla: “Elim kolum bağlandı, kafama dayadım silâhı” diyordu. (atv, Santra)
Türk futbolunu cinnetin eşiğine getirenler utansın.
30.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|