Cumhuriyet mitinglerinin İzmir’de yapılanla sona ereceği açıklanmıştı. Ama bilâhare Samsun ve ardından Denizli mitingleri yapıldı.
Türkan Saylan mitinglerle üç şeyi hedeflediklerini ifade ederken, bunları cumhurbaşkanlığına AKP zihniyetinde birinin gelmemesi ile solun ve sağın birleşmesi olarak açıklamıştı.
Gelinen noktada bu hedefler gerçekleşmiş görünürken, Saylan’ın “Soldaki birleşmeye SHP de katılmalı” talebi ise bu partinin CHP-DSP birleşmesine dolaylı destek anlamında seçimden çekilmesiyle karşılanmışa benziyor.
Bu durumda söz konusu mitinglerin devamı beklenmemeli. Nitekim özellikle Denizli mitingi Saylan’ın açıkladığı hedefler bağlamında hayli boşlukta kalan bir toplantı olarak gerçekleşti.
Ve bunu telâfi için mi, yoksa “Laiklik için yapılan mitinglerin çok daha geniş katılımlarla teröre karşı tertiplenmesi gerekmez mi?” eleştirilerini cevaplamak için mi bilmiyoruz, kürsüdeki konuşmalarda bu mitingin terörü lânetleme amacıyla da yapıldığının vurgulanması ilginçti.
Ama teröre lânet vurgusunun bu kadarla geçiştirilmesi, herhalde kolay kolay kabul edilemez. Miting organizasyonundaki “ustalık”larını ispatlayan mahfillerin, teröre tepki bahsini de ciddiyetle gündeme almaları hâlâ bekleniyor.
Ankara Ulus’taki Anafartalar Çarşısını vuran terör eylemi ve ardından gelen yeni şehit haberleri böyle bir organizasyon için yeterli sebep ve gerekçe olarak görülmeyecekse, acaba daha başka ne bekleniyor?
Gerçek şu ki, terör belâsının ulaştığı boyut, laiklik mitingi organizatörlerini çok ciddî bir sınavla karşı karşıya getirmiş durumda.
Ve Türkiye yıllardır terörden en çok bîzar olan, teröre en fazla kurban veren ülkelerin başında geldiği halde, İspanya ve İrlanda gibi aynı dertten muztarip Avrupa ülkelerinde bir terör saldırısı olduğunda milyonlarca kişinin terörü lânetlemek için sokaklara dökülmesine benzer bir toplumsal tepkiyi hâlâ gösterebilmiş değil.
Oysa terör, devletin gizli anayasalarında en önemli iç tehdit olarak niteleniyor. Ve terörle mücadelede devletin halk desteğini de yanına çekmesi gerektiğinden sık sık dem vuruluyor.
İşte bu halk desteğini ortaya koymak açısından, teröre lânet mitingleri bulunmaz bir fırsat.
Acaba neden değerlendirilmiyor? AKP’yi bahane ederek ve laikliği koruma gerekçesiyle, bir kişinin burnunu bile kanatmadan milyonları mitinglerde buluşturma becerisini gösteren ve bununla övünen organizatörler, çok daha büyük kalabalıkları teröre karşı meydanlarda omuz omuza getirmeyi niçin düşünmüyorlar?
Cumhuriyet mitinglerinde dalgalandırılan ve meydanları gelincik tarlasına çevirdiği şeklinde benzetmelere konu olan ayyıldızlı bayraklar, milletin teröre teslim olmama kararlılığını yansıtan bir dayanışma mesajıyla niye Türkiye’nin birçok yerinde tekrar tekrar yükseltilmiyor?
Terör belâsı, laikliğin karşı karşıya olduğu vehmedilen hayalî tehlikeye kıyasla ciddîye alınmaya değmez ve önemsiz mi bulunuyor?
Teröre tepkinin, spontane veya planlı şekilde belli adreslere yönlendirilen protesto eylem ve söylemlerinin sergilendiği şehit cenazeleriyle sınırlı tutulmasında değişik maksatlar mı var?
Evet, teröre lânet mitingleri niye yapılmıyor?
02.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|