Hızı hayli kesilmiş olsa da, bir kısmı ağır küfür ve hakaretler içeren, aşağılayıcı eleştiriler yönelten mesajlar hâlâ devam ediyor.
Bizim, hiç kimseye en küçük bir hakaret ifadesi taşımayan, tamamen müşahhas vâkıa ve tesbitlere dayanan, fikir ve yapıcı eleştiri ağırlıklı yazılarımıza gösterilen bu ölçüsüz tepkiler, ister istemez, “Bir yerlerden planlanıp kumanda edilen şiddetli bir psikolojik harekât mı yürütülüyor?” sualini gündeme getiriyor.
Bize gelen tepkilerde, geçen hafta yazılara iki gün ara vermemizi yine siyasî tarafgirlik yaklaşımı içinde sevinçle karşılayan, “Oh, nihayet susturduk” iması taşıyan mesajlar da vardı.
Ancak bunların yanı sıra, destek veren mesajlar da almıyor değiliz. Ve işte onlardan biri:
“(Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adaylığının niye çıkmaza girdiğini tahlile çalıştığımız ‘Niye böyle oldu?’ başlıklı) 11.05.2007 tarihli yazınızı okumadan bir saat önce yazının konusu çerçevesinde bir AKP’li arkadaşla sohbet ettik. Hemen hemen aynı konuları ben de anladığım kadarıyla o kadar veciz olmasa da anlattım. Muhatabım ‘Bunda vebal var, vebaldesiniz’ diyerek sohbeti terk etti. Daha evvelce de 28 Şubat’tan önce iki kişi bana hakkını haram etmiş ve bir kişi de hesabı ahirete bırakmıştı
“Üstadın içtimaî görüşlerini tam isabetle yansıttığına inandığım gazetemin 1990’dan beri okuyucusuyum. Tesbitlerindeki haklılık ve isabet gerçekten takdire şayan. Tirajının azlığı, aynı meşrep mensuplarının da almaktaki gevşekliği bana fazla fütur vermiyor. Ben gazetemi alıp okumaya devam edeceğim.
“Bu durum bulunduğum yerde, herkesin AKP’li olduğu bir ortamda birçok bakımdan lehime değil. Olsun. Üstadı tanımaktan dolayı Rabbime şükürler olsun. Vesile olanlardan Allah razı olsun. Doğruyu ve başa gelecek hadiseleri herkesten önce söylemenin bir karşılığı olacak.
“Bu görüşten niye vazgeçemiyorum? Öbür bazı kardeşler hararetle karşımızda. Niye onlar gibi olamıyorum? Topu ağabeylerin üstüne atarak, en dindarına oy verip niye kenara çekilemiyorum? Çünkü Beyanat ve Tenvirler, Münâzarat, Sünuhat, v.s. gibi kitapları okudukça ve bu gazeteyi de almaya devam ettikçe bu fikirden vazgeçebileceğimi sanmıyorum. Bu bir dert ve ben derdimi seviyorum. Çünkü doğruluğu defaatle ispatlandı. Allah’a emanet olun.”
Aynı paralelde bir başka mesaj da şöyle:
“Yazılarınızı her gün heyecanla takip ediyorum. Çok güzel siyasî tesbitleriniz var. Üstadımızın çizdiği yolun şekil şartlarını tamı tamına ifade ediyorsunuz. Allah dilinize kuvvet versin.”
Mesaj sahiplerinin isimleri bizde mahfuz. Sebebi, evvelce bazı mesajları imzalarıyla birlikte yazmamızın, hiç aklımıza gelmeyen sıkıntılara yol açması. Bu vesileyle ricamızı iletelim: Mesaj gönderenler, isimlerinin neşrinde kendileri açısından sakınca olup olmadığını da belirtsinler.
***
Bir buçuk yıldır Pazar yazılarında bazan politika dışı konuları işlememizin esprisini tekrar izah ihtiyacı doğdu. Bazı “büyük gazete”lerin baş köşelerinde Pazar günleri şarap, aşk, müzik muhabbeti yapılırken, biz de haftada bir manevî bahislere, hizmet meselelerine yönelmeye çalışıyoruz. Şikâyeti olan varsa lütfen bildirsin.
27.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|