Eyüp Bey:
*“Dâbbetü’l-Arz nedir? Ne zaman, nasıl ve niçin çıkar? Bu konudaki rivayetler nelerdir?”
Dünkü yazımızda dâbbenin, “yeryüzünde yürüyen canlı” mânâsında Kur’ân’da sıkça geçen bir kelime olduğunu ifade etmiş ve yeryüzü canlılarını “dâbbe” olarak adlandıran âyetlerden örnekler vermiştik. Bugün de esrarlı bir ıstılâh halinde gündemimize düşen “dâbbetü’l-arz” meselesi üzerinde duralım.
Kur’ân’da iki âyette “dâbbetü’l-arz” kavramı geçer. Bunlardan birincisinde, hak karşısında kör, inatçı ve inkârcı olan insanların başlarına Allah’ın vaadi geldiği zaman yerden çıkarılacak dâbbetü’l-arzın, onlara, Allah’ı inkârlarının büyük bir dalâlet ve felâket olduğunu söyleyeceğini haber vermekte; diğerinde ise, Hazret-i Süleyman’ın (as) asasını yiyip çürüten dâbbetü’l-arzın, böylece cinlerin gaybı bilmediklerini ortaya çıkardığını bildirmektedir. Söz konusu âyetler şunlardır:
1- “O kavl (=söz) (kıyamet) başlarına geldiği zaman, onlara arzdan bir dâbbe çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin olarak iman etmemiş olduklarını söyler.”1
2- “Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü cinlere ancak değneği yiyen dâbbetü’l-arz gösterdi. O, yere yıkılınca ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsaydılar küçük düşüren bir azap içinde kalmazlardı.”2
Bu âyetlerin ilkinde, Allah’ın vaadi geldiğinde; Allah’ın, “konuşan bir yeryüzü mahlûku” meydana çıkaracağı ve bu yeryüzü mahlûkunun insanlara ibret dersi vereceği bildirilir. Sonraki âyet ise, kısmen ilk âyeti tefsir eder mahiyettedir. Şöyle ki; sonraki âyet, ilk âyette çıkacağı haber verilen bu yeryüzü mahlûkunun, Hazret-i Süleyman’ın (as) asasını yiyen ağaç kurduna yakın bir karakterde olacağına, kurtçuğu bu âyetin kavramı olan “dâbbetü’l-arz” tâbiri ile ifade etmek sûretiyle işaret eder.
Bilindiği gibi Hazret-i Süleyman (as) cinleri emrinde çalıştırıyordu. Asasına dayanmış olarak cinlere emir verdiği ve işlerini takip edip denetlediği bir sırada vefat etti ve uzun süre asasına dayalı vaziyette ayakta kaldı. Cinler Hazret-i Süleyman’ın (as) öldüğünü hiç anlamadılar. Ne zaman Hazret-i Süleyman’ın (as) asasını dâbbetü’l-arz denen kurtlar yedi, içini çürüttü; Hazret-i Süleyman’ı (as) taşıyamaz hale gelen asa kırıldı ve Hazret-i Süleyman (as) yere yığıldı; işte o zaman cinler Hazret-i Süleyman’ın (as) öldüğünü anladılar.
Âyet bunu cinlerin gaybı bilmediklerine delil olarak zikreder. Çünkü cinler eğer gaybı bilmiş olsalardı, yanı başlarında, âmirleri hükmünde olan bir Peygamberin öldüğünü, hiç olmazsa ölüm geldikten sonra olsun, anlayabileceklerdi. Ama kurtlar asayı yiyip, Hazret-i Süleyman’ı (as) devirene kadar bunu bilmediler. Demek cinler gaybı bilmek bir yana, vakıaların görünen yüzünü bile kavramaktan çoğu zaman acizdirler.
Süleyman (as) âyetinde geçen dâbbenin ağaç kurtları cinsinden, yani bildiğimiz odunun içini kemiren kurtçuklar, bitler ve mikroorganizmalar nevinden olduğu âyetin sarahatinden, yani açık mânâsından ve genel çerçevesinden anlaşılmaktadır. Bu âyette ancak, önceki âyette geçen dâbbenin keyfiyeti hakkında bir ipucu aranabilir. Çünkü birçok âyetinde bilinen dünya canlılarını “izafetsiz” dâbbe olarak adlandıran Kur’ân’ın, yalnız bu iki âyette dâbbeyi arza izafe etmesinden ve bu izafede birinci dâbbenin asanın içini yiyen bir mikroorganizma türü olmasından; diğer âyette çıkacağı haber verilen ve yine arza izafe edilen dâbbenin de cüsse itibariyle “mikroorganizma” cinsinden olacağı yönünde bir işaret ve ipucu yakalamak mümkün gözüküyor. Nitekim Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin tevili, dâbbetü’l-arzın bir “mikroorganizma cinsi” olabileceği üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Bu âyette, bir takım bilinmeyenler vardır:
1- Allah’ın, tahakkuk edeceğini vaad ettiği “Kavl=söz” nedir?
2- Arzdan çıkacağı haber verilen dâbbenin keyfiyeti ve niteliği nedir? Nasıl bir dâbbedir?
3- Dâbbenin konuşmasının keyfiyeti nedir? Dâbbe nasıl konuşacaktır?
4- Dâbbe kimlerle konuşacaktır?
5- Dâbbe ne konuşacaktır? Mesajı nedir?
Yarın inşallah bu sorulara cevap arayalım.
Duâ
Ey zalimlere diz çöktüren! Ey zorbalara boyun eğdiren! Ey edepsizleri tedip eden! Ey büyüklenenleri tazip eden! Ey mütekebbirleri helâk eden! Ey Aziz-i Cebbar! Bizi itaatkâr kıl! İtaatimizi hatalarımızla birlikte kabul eyle! Bizi kinden, gururdan, kibirden, hasetten, zulümden, edepsizlikten halas eyle! Bize, Sana ulaşana kadar istikamet lütfeyle! Ayakların kaydığı hesap gününde ayağımızı kaydırma! Âmin!
Dipnotlar:
1- Neml Sûresi, 27/82
2- Sebe’ Sûresi, 34/14
27.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|