Son zamanlarda, gazetelere düşen haberler, Risâle-i Nur’un Rusya’da yasaklanacağı yönündeydi. Üç defa belli aralıklarla bunun müsbet veçhesini gazetemizde okudunuz.
Bir kısım medya, kendi arzularını da yansıtan bir haber tekniği ile farklı duyurdular. Yıllarca Türkiye’de Risâle-i Nur’u yasaklama girişimlerinin akim kaldığı ve binlerce mahkeme kararıyla eserlerin iade edildiği dönemleri hatırlatırcasına verdiler.
Ancak durum bundan farklı. En son açıklamadan başlayalım. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in insan hakları temsilcisi Vladimir Lukin, “Said Nursî’nin 14 ciltten oluşan Risâle-i Nur eserlerinin yasaklanmasının kabul edilemeyeceğini” bildirdi.
Tataristan savcılığı tarafından açılan bir dâvânın duruşmalarına müdahil olarak katılan ve Risâle-i Nurları Rusçaya çeviren vakfın avukatı Sergey Siçov ise karara bir üst mahkemede itiraz edeceklerini belirtiyor. Siçov, AİHM’e kadar devam edecek bir hukukî sürece değiniyor.
Risâle-i Nurların Rusya’da yasaklanmasıyla ilgili açılan dâvâda görüş bildiren Moskova Devlet Üniversitesi ve Tataristan Pedagoji Üniversitesince hazırlanan raporlar, Rusya Müftüler konseyince yetersiz bulundu.
Konsey Başkanı Ravil Gaynuttin, “Nursî’nin ünlü Kur’ân yorumcularından biri olduğu, eserlerinin müstesna şekilde aydınlatıcı unsurlar taşıdığı ve manevî değerler meydana getirilmesini sağladığı” kanaatini yazılı olarak açıkladı.
Bu arada, Rusya hükümetinin yayın organı Russiskaya Gazetesi, Moskova’daki bir mahkemenin kapalı oturumda Risâle-i Nurları incelediğini duyurdu. Risâle-i Nur’un İslâm dininin üstünlüğünü ortaya koyarak, diğer dinlere karşı düşmanlık duygularını geliştirdiği iddiasında bulundu.
Rosbalt Ajansı da konuya yer ayırdı. Putin ve Tataristan Başkanı Mintimer Şaymiyev’in dâvâyla yakından ilgilendiğini yazdı.
İlginç olan, üniversitelerden alınan raporun, psikoloji bölümü uzmanlarınca hazırlanmasıydı. Bu durum, delil zafiyeti olarak görülüyor. Mahkeme, buna dikkat ederek, Rusya Bilimler Akademisi uzmanlarından yeni bir görüş istemiş.
Milliyet Gazetesi, 30 Nisan tarihli sayısında, haberi, “Rusya’da Said Nursî dâvâsı” başlığıyla verdi. Haberin içinde Tataristan Savcılığı müfettişlerinden Valeriy Kuzmin, “kitaplarda doğrudan şiddet çağrısı yapılmadığını” itiraf ediyor. “Ancak” diye devam eden gerekçesinde ise “Psikologların kullanılan kelimelerle telkin ve bir çeşit hipnoz etkisi” yapabileceği ihtimali üzerinde durulduğunu kaydediyor.
Milliyet, yansız habercilikten biraz çıkıyor. Risâle-i Nur dâvâsını Fettullah Gülen’in okullarıyla ilişkilendiriyor. Tatar Ajanstan aktardığı ifadeyle, “İlerde sıra Rusya’dan toprak istemeye gelecek” gibi garip bir mantık malûliyeti ortaya konuyor.
Görüldüğü gibi Risâle-i Nur dünyanın gündeminde. Rusların, ilgili mahkemelerin ve akademik çevrelerin inceleme ve endişelerini giderme araştırmalarını, doğru buluyoruz. Daha çok anlaşılmasına, siyasî husûmetten bağımsız ve ön yargılardan arınmış bir tetkikin büyük inkişaflara vesile olacağına inanıyoruz.
“Asayişin muhafızı” olduğunu yüzyıldır ortaya koymuş bir hareket, elbette dünyanın sükûnetine iman merkezli bir irşad ve tebliğle daha fazla katkı yapacaktır.
1997 yılında bulunduğum Moskova’da, beş bin adet Rusça Tabiat Risâlesi ve Birinci Söz’ün merkez camiinde, Rus gençler ve Müslüman Orta Asya toplulukları arasında nasıl büyük bir heyecan ve iştiyakla okunduğunu bizzat müşahede ettim. Cumaları, namaz sonrası kurulan geniş halkalarda açıkça tevhit inancının işlendiği mevzular, ilgi uyandırıyordu.
Dağılma sonrası o kritik dönemlerde bu kadar kabul görmesini, insanların inanma ihtiyacının ne kadar zarurî olduğunun bir ispatıydı. Üstelik Müslüman gruplarda da saygı gören mutedil ve şefkat merkezli bir iman hareketinin farklı üslûp ve yaklaşımı, herkesi memnun ediyordu.
Risâle hediye ettiğim tıp profesörü Gorbonov ve birkaç Rus gencin, beraber olduğumuz zamanlardaki izlenimleri de oldukça memnuniyet vericiydi.
Uzun yıllar komünizmin baskısı altında maneviyatı tahrip edilmiş bir toplumun, ilmen ve vicdanen kabullenebileceği Risâle-i Nur’la buluşması, elbette ki gündem olmaya devam edecektir. Bunun müsbet inkişaflara vesile olacağı, bu güne kadarki uygulamalar göstermektedir.
“Merak etmeyiniz, bu nurlar parlayacak” müjdesi tazeliğini koruyor.
27.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|