Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mustafa ÖZCAN

‘Türkiye bizden sorulur’



O meymenetsiz herifi Türkiye’ye kim davet etti? O meymenetsiz adam neocon ekipten Michael Rubin denilen herifin ta kendisidir. Fuad Acemi ile birlikte çalışan ve çalıştığı think tank kurumlarında ürettiği fikirler arasında ‘ABD’nin Ortadoğu’da bir tek hedefi ve düşmanı var o da İslâmi radikallerdir’ diyen adamdır. Türkiye’deki muadilleri gibi aslında onun sözlüğünde sadece ‘radikal İslâm’ vardır. Necdet Sezer gibi ılımlı bir İslâm tanımaz. Ona ve benzerlerine göre, ılımlısı radikalleşme istidadında olan kişidir.

Birileri de ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ anlayışıyla onu çağırmış olmalı. Çağıranlarla aynı mahfili veya anlayışı paylaşan Cumhuriyet gazetesi sözlerini manşete taşımış. Daha önceki yazılarında da Barzani ve Kürtlerin Türkiye’ye ihanet ettiklerini ifade eden sözler sarfetmişti. Bu bağlamda eski New York Times yazarı ve Türkiye’ye ‘satılık müttefik’ diyen William Safire’ın tersi bir yazar. Ama aynı ekipten. Belki de rol dağılımı yapıyorlar. Belki de sağ gösterip sol vuruyor. Hiç şüphesiz Michael Rubin gibiler de doğru şeyler söyleyebilir ve doğru tespitler aktarabilir. Doğru, kimsenin tekelinde değildir. Ama onun doğrusuna değil de, maksadına bakmak lazım. Sözleri olsa olsa münipülasyon amaçlı olabilir. Garip olan ikide bir Türkiye’ye söven bu adamın manşetlerde gezinmesi. Baştacı edilmesi. Söyledikleri bilinmeyen şeyler değil. Hatta çok sıradan şeyler. Demek ki sır söylediklerinde değil, temsil ettiklerinde. Bununla birlikte elbetteki Barzani ile ilgili tahlili doğru. Barzani sınırötesinden sızmalar olduğuna dair sorumlulukları hatırlatıldığında meselenin veya çözümün siyasi olduğunu söylüyordu. Bu apaçık bir şekilde bölücülüğü teşvik etmektir. Sarkozy’nin bize Akdeniz’i göstermesi gibi o da ‘siyasi çözümü’ göstermesiydi. Yani PKK ile masaya oturmamızı tavsiye ediyor. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bununla birlikte, bu gerçeğin zaman zaman manipülasyon olarak kullanılması da sözkonusu. Sabah yazarı Ergün Babahan’ın Apo tahlilinde işaret ettiği gibi. Michael Rubin Türkiye’nin laik ve anti laik kamplara ayrışmasını ve kutuplaşmasını isteyen tarafta duruyor. Bu kutuplaşmayı takdis ediyor. Atlantik ötesinden Perle gibi darbeleri kurgulayan ekipten olan Rubin ‘Türkiye bizden sorulur’ havasında . İçerideki darbecilerin Atlantik ötesindeki mukabil ayağını oluşturan isimler arasında yeralıyor.

***

E-muhtıra ortamında gecikerek sivillere destek vermek isteyen Rice’ı uyaran Rubin onun Türkiye’nin T’sini bilmediğini söylemişti. Aslında bunu ben şöyle anladım: “Türkiye Rice’ın değil bizim ilgi alanımıza girer. Türkiye ona bırakılmayacak kadar bizim için mühimdir..” Bu bağlamda, Rice’ın Türkiye’yi hiç tanımadığını, bilmediğini ve sadece eline tutuşturulan notları okuduğunu söylemişti. Rice, 10 Mayıs’ta Senato’da ifade verirken, halk tarafından seçilen AKP’nin, kendini, “Türkiye’yi Avrupa’ya götürmeye adadığını” belirtmişti. Bu sözler, basına “AKP’ye övgü” şeklinde yansımıştı. Beyaz Saray’a yakın düşünce kuruluşu AEI’ın (American Enterprise Institute) uzmanı ve eski Pentagon görevlisi olan Rubin, “Rice’ın özünde birşey yoktur, film yıldızı gibidir” diyerek bir de onu küstahça aşağılamıştır. Bilmemesini izah sadedinde, Beyaz Saray’ın da Rice’ın da, İran, Irak ve Arap-İsrail anlaşmazlığına odaklı olduğuna dikkat çekti. Michael Rubin, sözlerine şöyle sürdürüyor: “ABD’nin Türkiye politikasını Dışişleri Bakan Yardımcısı Dan Fried ve Ankara Büyükelçisi Ross Wilson yönlendiriyor. Rice’a, 750 bin kişinin Türkiye’de laiklik için neden yürüdüğünü sorsanız cevap veremez. Çünkü hiç bilmez. Rice’ın son açıklamaları Türk demokratlarına hakaret gibidir.”

Ama gerçekten de durum anlattığı gibi. Türkiye kendilerinden sorulur. Bundan dolayı da 12 Eylül darbesinin ardında karanlık pirleri Richard Perle vardır. 28 Şubat sürecinde sembolik de olsa Bernard Lewis.

***

Zaman zaman Türkiye ve ABD’de ‘kim kimdir?’ analizlerinde yanlış eşleştirmeler yapılıyor. Bu bağlamda AKP’nin Amerikan yanlısı olduğu ve Abdullah Gül’ün ABDullah Gül olduğu tahlili gibi. Halbuki onlar Rubin gibilerin temsil ettiği derin çekirdeğin adamı değillerdir. Derin çekirdeğin içerideki takımı AKP’yi Amerikancılıkla suçlayanlardır. Bu bağlamda, Rubin’in kimlerle temas halinde olduğu da bu bağlantının izahı mahiyetindedir. Atillah İlhan’ın sorduğu gibi öncelikle olarak hangi Amerika veya hangi kanat diye sormamız gerekir. Ondan sonra da o kanatları Türkiye’ye ve Türkiye’deki taraflarına uygulamak gerekir. Eşleştirmenin sıhhati buna bağlıdır. Bu anlamda, Türkiye’de yapılan bütün darbeler ABD’nin icazetiyle olmuştur. Bu bağlamda, ABD’deki derin çekirdek veya örgütlü çekirdek darbeleri yönetmiştir. En son Türkeş’in 27 Mayıs darbesinden sonra Amerikalılardan para istemesi ve temin etmesi de darbenin sahiplerini gösterir niteliktedir.

Bu bağlamda, Menderes, Özal ve Erdoğan gibiler yüzeysel Amerikancılığı temsil ederler. Bu yüzeysellik, derin ABD ile çatışmadığı sürece emniyettedir. Ama derin ABD ile yüzeysel ABD çatıştığında Rubin’in tespitleri geçerlidir. Yüzeyde olanlar gider. AKP’nin muhatabı olan Rice Türkiye’yi bilmez. Doğrusu da budur. Rice, baba Bush ekibinden olan ve neoconlara mukabil başka bir ağırlık merkezini veya karşı kutbu temsil eden Brent Scowcroft’ın yetiştirmesi veya himayegerdesi(peretege)dir. Bunun hilafını söyleyen aldanır ve aldatır. Dolayısıyla Türkiye’de ‘organize çekirdek’ ‘cuntacı eğilim’ veya ‘derin devlet’ denilen ve zaman zamanla ulusalcı eğilim ile bütünleşen cereyan ABD’deki derin devletin hattındadır. ABD’nin derin devleti deneoconlar gibi komitacılar ve ifsad çeteleri veya şebekeleridir. Putin bile onları neonaziler olarak tanımlamıştır. Türkiye’ye yönelik en büyük dış tehdit ve kabus onlardır. Rubin’in de içinde yeraldığı darbeleri kurgulayan ekip. Karanlıklar ekibi.

03.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (01.06.2007) - Uslanmaz Bilderbergciler

  (31.05.2007) - Erzurum hocaları

  (30.05.2007) - Büyük Şeytan ile Şer Ekseni buluştu

  (29.05.2007) - Pazarlıkların anası

  (28.05.2007) - ‘İran bizden sorulur!’

  (27.05.2007) - ABD ve Maliki hükümeti

  (25.05.2007) - Şükran ve minnet

  (24.05.2007) - Hıristiyan Siyonist’in ölümü

  (23.05.2007) - Filler tepişir, otlar ezilir

  (22.05.2007) - Amerikan kulları

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004