22 Temmuz’da yapılacak genel seçimlere yaklaşılırken, seçimle ilgili ilginç anekdotlar da oluyor.
Partiler adaylarını, yarın Yüksek Seçim Kurulu’na bildirecekler. Partilerin genel başkanları ve bazı parti yöneticileri şimdi adaylarını belirlemek için yoğun bir çalışma içine girdiler. Şimdi, aday adaylarının gözü kulağı partilerin YSK’ya verecekleri listeler ile liderlerinin iki dudağı arasından çıkacaklara kilitlenmiş durumda.
***
Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararının ardından seçim kararının parlamentoda kabul edilmesinden sonra partiler hızla çalışmaya koyuldular. Her parti değişik yöntemlerle aday belirledi. Partilerin bir kısmı temayülle, bir kısmı merkezden, bir kısmı başka başka yöntemleri kullandı.
Toplumda ön planda olan, artist, sporcu, yazar, çizer, sendikacı, oda başkanlarına hemen çengeller atıldı. Bu çalışmalar yarın akşama kadar da süreceğe benziyor.
Bu yöntemlere geçmeden önce televizyonlarda başlatılacak olan bir yarışmadan bahsetmek istiyorum. Son yıllarda televizyonlarda popstar, ünlüler sirki türü yarışmalar olanca hızıyla devam ederken, ilginç bir yarışma daha vizyona sokulmaya hazırlanıyormuş. Yarışmanın adı “Türkiye vekilini seçiyor” olacakmış. Bu yarışmanın bir diğer adı da “vekil star”mış. Bu yarışma sayesinde, halk kendi milletvekili adayını gönderdiği oylar ile belirleyecekmiş. Tabiî bu milletvekilleri Meclis’e girmeyecek.
***
Böyle bir yarışma, AKP’de de yaşandı. 2 milyar lirayı partiye yatırıp aday olanlar, önce temayül yoklamasında partililerin karşısına çıktılar. Sonra genel merkezde kurulan komisyonlarda tek tek çağırılarak “hesaba çekildiler.” Burada ilginç sorularla karşılaşan adaylar şaşkına dönmüşler.
Bu sorulardan birini dikkatinize sunmak istiyorum. Trabzon’un milletvekili aday adaylarının belirlendiği mülâkatta, başörtülü Ayşe Sula Köseoğlu’na kendisi de başörtülü olan Ayşe Böhürler, “Milletvekili olur, Meclis’e girersen, türbanını çıkarır mısın?” diye sormuş. Köseoğlu, “Hayır çıkartmam” cevabını verince Böhürler, “Çözüm önerir misiniz?” sorusunu yöneltmiş. “Türban konusunda uzlaşma sağlanabilir…” cevabını almış. Mülâkatlarda bu ve buna benzer birçok enteresan sorular yöneltilmiş.
Dört kişilik komisyonda insanlara sanki iş sınavına veya bir öğretmenin sözlü sınavına katılır gibi değişik sorular yöneltilmiş. Bu sınava giren adaylarda bundan hayli rahatsızdılar. “Bize soru soranlar belki milletvekili olamayacak” diyenler de oldu “onur kırıcı” diyen de…
Tabiî, ikinci sınavdan geçmek aday olmak için yeterli değil. Bundan sonra aday adaylarının verdikleri cevaplara göre bir tasnif yapmış. Bu sınavı da geçen aday adayları Tayyip Erdoğan ve üst düzey parti yetkililerinden oluşan son komisyonun vereceği nihaî karara göre aday olabilecekler.
Bu sınavları geçen adaylar her aşama sonrasında partiye ve Genel Merkeze tesir edebilecek “amca”, “dayı” aramaya başlamışlar. Ankara’da her yolu deneyen aday adayları yarınki listede yer almanın telâşına düştüler. Bugün de bu temaslarına devam edecekler. Ondan sonra ya aday olacaklar, ya da geldikleri yere geri dönecekler.
CHP’de ise, bazı illerde yapılan önseçimde, milletvekilleri varlık dahi gösteremediler. Listelerin son sıralarında yer bulan da oldu, listeye giremeyen de… Bu da gösterdi ki, Meclis’te son günlerde “revaçta” olsalar da, milletvekilleri il teşkilâtları nazarında kabul görmüyorlar.
Yarın milletvekili aday listeleri Yüksek Seçim Kurulu’na verildikten sonra partilerde listelere giremeyenler veya listelerde yerini beğenmeyenlerin oluşturacağı bir muhalefetin oluşacağı kesin. Ancak listeler teslim edildikten sonra siyaset Ankara’dan Anadolu’ya kayacak. Bundan sonra da millet kendisine güven veren, dertlerini çözebileceğine inandığı insanlara oy verecek. Yani son sözü millet söyleyecek.
Merkezden belirlenen adaylardan şimdiye kadar pek netice alınmadığı ortada. “Liderin atadığı milletvekilleri, liderin sözünden çıkamaz. İnanmadığı bir konuda bile lider ne derse onu yapar” eleştirileri yıllardır yapıla geldi.
Doğru olan, yüksek katılımın sağlanacağı önseçim, sonrasında ise seçim sisteminde tercih sisteminin getirilmesi. İşte o zaman bu suçlamalar son bulacağı gibi, seçilen vekiller de rahat olurlar. Demokrasinin gereği de bu değil mi?
03.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|