Görev süresi 16 Mayıs’ta dolan ve uzatmalı cumhurbaşkanlığı yapan Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği anayasa değişikliği paketi, ikinci görüşmeleri bugün yapılıyor. Bu oylamada, pakete 330-367 arasında oy çıkması durumunda otomatik olarak referanduma gidilecek, 367 ve üzerinde destek çıkarsa referandum, Sezer’in “keyfiyeti”ne bağlı hale gelecek.
Burada bu tartışmalardan ziyade Pazartesi günü yapılan ilk tur oylamada yaşanan tartışmalara temas etmek istiyorum.
Seçimlere yaklaşık 52 gün kalmışken, milletvekillerinin sinirleri de iyice gerildi ki, artık sözü bırakıp, yumruklarıyla konuşmaya başladılar. Her konuşmadan sonra yaşanan sataşmaların tozu iyice arttı. Hakaretler, küfürler havada uçuşuyor. Artık TBMM Genel Kurulu AKP ve CHP’li milletvekillerinin yumruklaşmasına sahne oluyor.
Tezkere tarihi uzayan Sezer’in vetoları, konuşmaları, duruşu, hareketleri bile son günlerde milletvekilleri arasında tartışma konusu yapılıyor. AKP Genel Başkanı dahil, yöneticileri, milletvekilleri artık açıktan açığa Sezer’i dozajı yüksek eleştirilere başladılar.
Özel kalem müdürü ve damadı da CHP’den aday olan Sezer’i savunmak CHP’lilere düştü. Sezer’e gelen eleştirileri göğüslemeyi bir “görev” olarak gören CHP’liler, bağımsız milletvekili Ümmet Kandoğan’ın bir gazete kupüründeki Sezer’in Erdoğan’a bakışını gösterip, “Halkın birliğini, milletin birliğini, 70 milyonu temsil ettiğini iddia eden bir cumhurbaşkanı şu bakışlarındaki kin ve nefreti çok iyi tahlil edin. Bu resimde milletin birliğini ve beraberliğini sağlaması gereken cumhurbaşkanı bu ülkenin başbakanına nasıl bakıyor?” sözleri gergin olan ortamı iyice gerdi. CHP’liler Kandoğan’ın üzerine yürürken, Kandoğan’ı kurtarmak da AKP’lilere düştü.
Burada yazmaktan imtina edeceğim küfürler, hakaretler eşliğinde yumruklaşmalar bütün dünyanın gözleri önünde yaşanması kötü bir örnek oldu. Türkiye’nin imajını zedeledi. Dış basın ballandıra ballandıra bu tartışmaları aktarırken, Tayland parlamentosunda yaşanan tartışmalara atıfta bulundular.
Meclis’teki bu tartışmalar artık her gün tekrarlanır oldu. Önceki günkü tartışmada daha hazindi. “Çocuklarda ve Gençlerde Artan Şiddet Eğilimi ile Okullarda Meydana Gelen Olayların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun Raporu”nun görüşmeleri sırasında da yaşananlarda bu gerginliğin ne boyutlara geldiğini göstermesi açısından örnek teşkil etti.
İsminde “şiddeti önleme” olan bir komisyonun raporunun görülmesi sırasında ilgili komisyonun başkanı Halide İncekara’nın yine aynı komisyonun üyesi CHP’li Muharrem İnce’yi, oturumlarda yumruk atmakla suçlaması üzerine tansiyon yükselirken, sert tartışmalar yaşandı. Yani, şiddet önlemek olan bir komisyonun iki üyesi arasında yaşanan tartışması da ibretlik değil mi?
Yine, Lübnan’a asker tezkeresinin görüşmelerinde de AKP’li Muharrem Candan’ın tartıştığı CHP’li Erdal Karademir’in üzerine yürümesi de milletvekillerinin son günlerdeki gerginliklerinin ne boyutlara çıktığını gösteriyor.
Milletvekillerinin son günlerdeki neredeyse her oturumunda tartışmalarının nedeni, cumhurbaşkanlığı sürecinin verdiği bir gerginlik mi, yoksa yeniden seçilememe korkusu mu bunu da size bırakıyorum.
Milletvekillerinin bu tutumu zaten işsizlik, kapkaç, okullardaki yaşanan şiddet, belirsizlik, Güneydoğu’da yaşanan terör, Ankara’daki bombalama, şehit cenazeleri ve bir de son günlerdeki CHP-AKP arasında yaşanan tartışmalardan iyice bunalan milleti de germesi sürpriz olmaz.
Başta milletin vekilleri olmak üzere herkes “Vur vur inlesin!” sloganlarını bırakıp sağduyulu olmak zorunda. Bu sağlanmadığı takdirde kapkaç mağdurlarından, sporda yaşanan şiddetten, okullardaki kavgalardan hiç kimsenin şikayet etmeye hakkı yoktur. Çünkü milletin vekili böyle yapıp, millete “kötü örnek” olursa vatandaş da bunu örnek alır.
Balık baştan kokar misali…
31.05.2007
E-Posta:
[email protected]
|