Dünkü makalemizde de belirttiğimiz gibi Resûlullah (asm) cemaatle namaza çok büyük önem veriyordu. Şüphesiz bunda birçok sır ve hikmetler vardır.
Herş eyden önce imandan sonra en büyük hakikat, ibadetlerin özü ve hülâsası olan namazın cemaatle kılınması çok önemlidir. Fatiha’da, “Ancak Sana ibadet eder ve ancak Senden yardım dileriz” tarzında çoğul çekimiyle yaptığımız duâyla omuz omuza vermiş, kenetlenmiş, tek vücut haline gelmiş bir cemaatin bütün samimiyetleriyle yaptıkları duâyı bir düşünün. “Ben” yok, “biz” var. Kendi duygu ve hissiyâtımız yok, hepimizin hissiyatı söz konusu. Birimizin derdi hepimizin derdi. Birimizin arzusu hepimizin arzusu.
“İki kişi veya daha fazlası cemaattir”1 buyuran Allah Resûlü (asm) her hâlükârda cemaate teşvik etmiş, köyde veya çölde oturanlardan üç kişi bir araya gelip de cemaatle namaz kılmazlarsa, şeytanın onlara galebe çalacağını bildirmiş, “Cemaate devam ediniz. Çünkü sürüden ayrılanı kurt kapar”2 buyurmuşlardır.
Yalnızlık Allah’a mahsustur denilmiştir. Yalnız insanla şeytan daha çok uğraşır. Cemaati şaşırtması ise daha zordur.
Namazda olsun, diğer vakitlerde olsun cemaatin tavsiye edilmesinin en önemli hikmetlerinden birisi, cemaat ruhunun canlandırılması, sürekli canlı tutulması, mü’minlerin dayanışma ve kaynaşma içinde bulunmalarını sağlamaktır. Namaz ise hiç şüphesiz bunun için en önemli bir vesiledir.
Kur’ân olsun, Peygamberimiz (asm) olsun hep Müslümanları birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, dayanışmaya, yardımlaşmaya dâvet eder. Kur’ân, “Allah’ın dinine ve Kur’ân’a hep birlikte sım sıkı sarılın, sakın ayrılığa düşüp dağılmayın”3 buyurur.
Dinin, Kur’ân’ın etrafında onun emirlerine uyarak bütünleşen, kenetleşen mü’minler artık bir binanın üst üste binip bütünleşen taşları gibi dayanışma içerisine girerler. Lem’alar’da belirtildiği gibi dört tane dört, ayrı ayrı kaldığı zaman on altı kıymet ve kuvvetinde olduğu halde, omuz omuza verip yan yana geldiklerinde 4444 ederler.4 Aynı inanç ve duygular içerisinde bir araya gelen insanların kuvvetleri de o ölçüde artar.
Dayanışma içerisinde olan bir toplum neler başarmaz ki? Mehmed Âkif ne güzel anlatır:
“Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa;
Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa;
Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar,
Taşıp da kaplasa âfâkı bir kızıl sarsar;
Değil mi cephemizin sînesinde îman bir;
Sevinme bir, acı bir, gâye aynı, vicdan bir;
Değil mi sinede birdir vuran yürek… Yılmaz!
Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!”
Dipnotlar:
1- İbni Mâce, ikame: 44. 2- Müslim, Mesacid: 251; Tirmizî, Salât: 48; Ebû Davud, Mesacid: 17. 3- Âl-i İmran Sûresi, 103. 4- Lem’alar, s. 155.
12.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|