“Ey îmân edenler, siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış olanlar size zarar veremez.”1
Mâide Sûresinin bu 105. âyeti açıkça sapıtanın sapıklığının doğru yolda olanlara hiçbir zarar vermeyeceğini bildiriyor.
Sahabe inkâra sapanların hâline baktıkça onlara acır; haram-helâl nedir bilmeyen, iyiyi-kötüyü ayırt etmeyen, sapıklık içinde yüzen bu kimseleri gördükçe üzülür, doğru yolu bulmalarını isterlerdi.
Bunun üzerine gelen âyet-i kerime mü’minlere, “Siz kendinize bakın, kendinizi düzeltin; şahsınızı, âile-efradınızı, milletinizi, toplumunuzu düzeltmeye bakın. Siz mü’minler olarak topluca doğru yolda bulundukça, sapıtmış olanlar size zarar vermez” demek istiyordu.
Peki, doğru yolda olmak suya sabuna dokunmamak, kısacası hiçbir şeye karışmamak demek midir?
Bilindiği gibi emr-i bi’l-maruf ve nehy-i an’il-münker, yani iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak da dinin iki farz emridir. Kur’ân buyurur ki: “Allah’ın dinine sarılıp birlik olduğunuz gibi, içinizden bir de öyle bir topluluk bulunsun ki, onlar insanları hayra çağırsın, iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırsın. İşte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”2
Nitekim aynı Surenin 110. âyetinde de ümmet-i Muhammed’in (a.s.m.) bu vasfı övülerek “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği tavsiye eder, kötülükten sakındırır ve Allah’a hakkıyla îmân edersiniz” buyurulmuştur.
Demek doğru yolda olma etliye sütlüye karışmama, nemelâzım demek değil. İyiliği emredip kötülükten sakındırma da doğru yolda olmanın olmazsa olmazları arasında. Allah Resûlü (a.s.m.) bir kötülük görüldüğünde ya elle, ya dille engellemek, bunlara güç yetirilmediğinde de kalple buğzetme, o işi kötü görme gerektiğini3 emretmiyorlar mı? Hz. Ebû Bekir’in bir gün minbere çıkıp, “Siz bu âyeti okur ve konusunun dışına kor, ne olduğunu bilmezsiniz. Ben Resûlullahtan işittim. Buyurdular ki: ‘İnsanlar bir kötülüğü görür de değiştirmezlerse, Allah hepsine birden azap verir.” Öyleyse iyiliği emredip kötülükten sakındırınız, ‘Ey iman edenler kendinize bakınız’ âyetini yanlış anlayıp aldanarak ‘Nemelâzım. Ben kendime bakarım’ demesin. Allah’a yemin ederim ki ya iyiliği emreder kötülükten sakındırırsınız, ya da Allah size şerlilerinizi musallat eder de onlar size kötü azapları tattırırlar, sonra iyileriniz dua etseler de kabul edilmez”4 buyurarak kötülüğe karşı sessiz kalmamak gerektiğini belirtmişlerdir.
Dipnotlar:
1. Maide Sûresi: 105.
2. Âl-i İmran Sûresi: 104.
3. Müslim, iman: 78; Tirmizî, Fiten 11.
4. İbni Mace, Fiten: 20; Tirmizi, Fiten: 8.
04.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|