Maalesef ve maalesef, şehit cenazeleri gelmeye, ocaklar sönmeye ve derin yaralar açılmaya devam ediyor. Türkiye’nin ‘terörle imtihanı’nın başlangıcı yıllar öncesine dayanır. PKK terörü öncesinde başka terör örgütlerinin ateşlediği ‘terör’ vardı.
Terörle mücadele etmede en etkili yol, sebebini ve hedefini iyi tesbit etmek olsa gerek. Terörün ‘sebebi’ konusunda ihtilâf olsa da, ‘hedefi’ konusunda mutabakat vardır. Terör eylemlerinin asıl hedefi, milleti yıldırmak, ümitsizliğe düşürmek ve istikrarı sona erdirmektir. Elbette başka hedefleri de vardır, ama bu noktalara özellikle dikkat etmekte fayda var.
Ülkemiz açısından terörle mücadele, yeni bir şey olmadığına göre, bu konuda da geçmişten hem ders, hem de ibret almamız gerekir. Yıllar süren terörle mücadelede yapılan eksiklikler ve noksanlar var mıdır? Terörün sebebi iyi teşhis edilmiş midir? Uygulamaya konulan ‘çare’ler terörü sona erdirecek doğrulukta mıdır? gibi soruların sakin bir değerlendirmeye tabi tutulması icap eder.
Terör uzmanı değiliz, ama bir şeyin doğru ya da yanlış yapıldığıyla ilgili soru sormak, her halde uzman olmayı gerektirmez. Bir yolcu, ‘şoför’ olmadığı halde direksiyona oturan ‘kaptan’ın yanlış hareketler yaptığının ve ‘kaza’ yapabileceğini tahmin edebilir. Ehliyeti olmayan bir ‘yolcu’nun şoförü ikaz etmesi üzerine; “Senin ehliyetin yok, sen sus, sen bu işlerden anlamazsın?” denilebilir mi?
Elbette terörle mücadele etmek bir uzmanlık ve tecrübe işidir. Bütün bunlara rağmen, Türkiye’de yaşayanların tek bir talebi, isteği var: “Terör önlensin, her gün şehit cenazeleri gelmesin!” Bununla birlikte, terörün ancak hür, demokrat ve şeffaf bir yönetimle engellenebileceği de kabul edilmelidir. Hürriyetleri sınırlayarak ya da ‘hak, hukuk, adalet’ diyenleri ‘suçlu’ ilân ederek terörü önlemek mümkün değildir. Mümkün olsaydı, aradan geçen çeyrek asır sonra hâlâ terörle mücadele eder halde olur muyduk?
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da “Amerika’yı yeniden keşfetmeye” ihtiyaç yoktur. Terör, kimden gelirse gelsin ‘terör’dür ve en kısa zamanda önlenmelidir. O halde, dünyanın bu işi nasıl yaptığına bakmak gerekmez mi? İnsafsız ve acımasız terör örgütleriyle mücadele eden ilk ve tek ülke her halde Türkiye değildir. Gerek komşularımızda ve gerekse dünyanın başka ülkelerinde de terör örgütleri vardır ve o ülkeler de bu örgütlerle mücadele ediyor. Hem o ülkelerden hem de geçmişteki uygulamalarımızdan ibret ve ders alalım ve terörü önleyelim.
“Terör iyidir ve devam etmelidir” diyen —azınlığın azınlığı, marjinal bir menfaat grubu hariç— olmadığına göre, teröre karşı halkı meydanlara çağırmak çare olmasa gerek. Faraza, meydanlara 100 milyon insan toplansa ve yürüyüş yapsa, ‘terör örgütü’ katliamlardan vazgeçer mi?
Millet meydanlara çıkmalı; ama daha hür, daha adil, daha şeffaf, daha huzurlu bir Türkiye için...
11.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|