33’sün işte. Hiç de öyle ahım şahım bir şey değilsin. Hani 100 olsan asır derdik. “Vay be neler sığdırmıştır bu ömre” derdik. “Dalya” derdik. “Sultan Abdülhamid’i gördün mü?” diye sorardık.
Oysa bu halinle oldukça sıradansın. Milyarlarca insanın yaşadığı ya da yaşamakta olduğu bir yaşsın.
Kıbrıs savaşında yeni doğmuşsun. 12 Eylül’ü hayal meyal hatırlıyorsun.
Nüfus sayımı dışında da sokağa çıkma yasağının olabileceği fikrinin sana neden çok da yabancı gelmediğini yıllar sonra anladın.
Ülkeleri, isimlerinin başında “Devlet Başkanı Orgeneral” olan birilerinin yönettiğini zannettin uzunca bir süre.
Boğaz Köprüsünün nasıl satılacağını, satın alanın nereye götürüp o köprüyü kuracağını merak ettin yıllarca.
Televizyonla okul arasında pek fark yoktu. İkisi de eğitim amaçlıydı ve ikisi de İstiklal Marşı ile açılıp kapanıyordu.
Yerli malının yurdun malı olduğu ve her Türkün onu kullanması gerektiğini bilen bilinçli bir vatandaştın o zamanlar.
Türk olmaktan neden mutlu olduğunu bilmesen de mutluydun işte. Belki muz Türk yurdunun malı o yüzden diye düşünmüşsündür, belki okulda dağıtılan fındık zihnini açarken.
12 Eylül öncesiyle ilgili bir şeyler duydun hep. Bir taraf bu 12 Eylül denen tarihi savunuyordu, ama kime karşı savundu, hiç anlamıyordun. Ne yani birileri 12 Eylül’de olanları –henüz çocuk aklınla ne olduğunu da bilmiyordun ya- kötülüyor muydu ki? Niye ki? Oysa fena halde ikna olmuştun, yapılan her neyse iyi olduğuna.
En çok izlenen programlar Anadolu’dan Görünüm’dü. Bir de Taş Devri. Senin için pek farkı yoktu ikisi arasında.
Televizyon zaten sesi açılıp kısılan ve bir de kapanan aletlerdi. Üstündeki kanal düğmelerinin hangisine basarsan bas hep aynı şeyi gösteriyordu. Bu da yıllar sonra sana ülkedeki fikir ayrılıkları hakkında bir fikir vermişti.
Sonra çok kanallar çıktı. Kanalları uzaktan değiştirir oldun. Ama değişmeyen, hangi düğmeye basarsan bas aynı kanalın çıkmasıydı.
İnternet çıktığında önce anlamadın. Sonra bunun milyarlarca kanal düğmesi olan ve her düğmeden farklı bir kanal çıkan bir televizyon olduğunu fark ettin. Ama tek fark eden sen değildin. Türkiye Cumhuriyeti de fark etti ve “lüzumsuz” kanalları kapatmanın yollarını buldu.
Bu arada 12 Eylül’ün lehinde olanlarla beraber aleyhinde olanların da iddialarından haberdar olmaya başladın. Sadece haberdar olsan iyi, onlardan yana oldun. Ama sanki tek kanallı, “Devlet Başkanı Orgeneral” ile başlayan isimlere sahip kişilerce yönetilen bir ülkedelermiş gibi o günleri hâlâ savunanların olduğuna da şaşırıyordun.
Hayal meyal hatırladığın 12 Eylül ve hiç hatırlamadığın Kıbrıs savaşı, ülke gündeminden hiç düşmedi.
Ve kendini ilerici sanan ama Taş Devri’nden bile geri kalmış kafalarla Muz Cumhuriyetinde yaşamaya devam ediyordun ve fındık “iyi geliyordu” hâlâ .
Ve sen çok matah bir şeymiş gibi bu yaşını kutluyorsun. Pes yani…
07.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|