Bir de tersinden ılımlı İslâm şebekesi projesi var. Amerikalılar radikallere karşı ılımlıları desteklerler de, acaba tersini de yapabilirler mi? Yani ılımlılara karşı radikalleri destekleyebilirler mi? Yerine göre. Elbette, niye olmasın? Amerikalılar zaten skala biçiminde seçici davranmıyorlar mı? Ilımlıları kategorize ediyorlar. Laikleri, modernistleri, sufîleri ve sırasıyla gelenekçileri ve radikalleri skala biçiminde diziyorlar ve böyle bir tercih sıralaması izliyorlardı. Bazen de sırayı bozarak tersinden ılımlılara karşı radikalleri de destekleyebilirler. Saddam gibi bir laike karşı en radikalinden en ılımlısına kadar Şiîleri desteklemediler mi? ‘Building Moderate Muslim Networks’ projesiyle; ulus inşa etmekten yeni bir din inşa etme misyonuna yükselen ve bunu deruhte eden RAND Corporation tersinden de bir tasnif yapabilir. Yani radikalleri ılımlılara karşı desteklemek pragmatizmine ve seçiciliğine engel değildir. Belki icapları arasındadır. Irak’ta aynısını yapmadı mı? Saddam’ı indirerek Kaide’nin önünü açmadı mı? Hadi bunu bilmeyerek ve istemeyerek, kasıtsız bir şekilde yaptı diyelim! Ya Yemen’deki ılımlılara karşı radikalleri destekleme modeline ne diyelim?
Yemen’de RAND’ın tavsiyeleri üzerine Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih iktidarını pekiştirmek için radikal akımları ve Selefîleri destekleme kararı almış. İnanılır gibi değil, ama öyle... Uğur Mumcu gibilerin devletin RABITA bağlantısına önce inanmak istememeleri gibi... Yemen’de Müslüman Kardeşler’in yerel bir uzantısı niteliğinde olan güçlü Yemen Islah Birliği’ne ve gücüne karşı tedbir açısından RAND Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’e ılımlı İhvan kanadına karşı radikal Selefîleri desteklemesini salık vermiş. Bunun üzerine selefîlerin partileşmesi süreci için düğmeye basılmış ve para tedarikine gidilmiş. Hikmet ve İhsan adlı Selefî gruplar kampanyaya başlamışlar bile. Ali Abdullah Salih’in desteğiyle bu grupları parlatmak için ‘Mescid-i Aksa’ya yardım’ adı altında bir milyonluk bir imza kampanyasına girişmelerine izin verilmiş. Bu uğurda Yemen Aksa Cemiyeti gibi cemiyetler de imza toplama işleminin dışında tutulmuşlar. Yani bypass edilmişler.
***
Sa’de bölgesinde de Havsîlere karşı selefîler devreye sokulmuşlar. Bu durum Yemen’deki geleneksel Zeydîleri de öfkelendiriyor. İman Üniversitesi’nin kurucularından olan ve aynı zamanda Yemen Islah Cemiyeti’nin önemli isimlerinden ve rumuzlarından olan Zindani’nin de ana hareketten koparılarak kurulacak Selefî meşrep partinin başına getirilmesi planlanıyormuş. Bu girişimler çeşitli kesimlerin tepkilerini çekiyor. Ali Abdullah Salih’in böyle yaparak devletten sonra toplumu da ele geçirmeye çalıştığı ve bunun da kabul edilemez olduğu ifade ediliyor. İslâmî hareketler ve terör konusunda uzman Yemenli gazetecilerden Abdullah Haydar bu yeni yapılanmanın RAND’ın tavsiyelerinin bir sonucu olduğu görüşünde. Böylece Selefîler İhvan’ın hesabına kurulu düzene kazandırılmaya çalışılıyor. Ali Abdullah Salih’in Selelefilerin partileşmelerine izin verme karşılığında tek şartı bulunduğu ifade ediliyor: Bu da kendisini tekfir etmekten vazgeçmeleri. Yemen’de devlet ve onun arkasında RAND İhvan’ın ve Havsilerin panzehiri olarak Selefileri görüyor ve onları örgütlemeye çalışıyor. Ali Abdullah Salih Zeydi alimlerle Havsileri dize getirmeye çalışırken en son kendisine kâfir diyen Bin Ladin’e karşı da Selefileri devreye sokmaya ve kendisine siper yapmaya çalışıyor. Ali Abdullah Salih bu mücadelede ABD’nin eski belalısı Abdulmecid Zindani ve İman Üniversitesini mızrak ucu olarak görüyor ve onu sahaya sürmeye hazırlanıyor.
***
Bununla birlikte partileşme sürecine giren Selefîlerden Amerikalıların da bazı talepleri var. Demokrasiyi içselleştirmeleri, kadın özgürlüğü, insan haklarına saygılı olmaları ve şiddeti kavlen ve fiilen terketmeleri. Bunlar Daniel Pipes’ın da AKP ile ilgili mülâhazalarında aynen yeralıyor. ‘Türkiye’de laikleri destekleyin’ başlıklı yazısında bu paralelde şunları yazıyor: “Rice’ın AKP lehinde açıklaması, AKP’nin zinayı cezaya tabi kılarak ve alkolsüz bölgeler oluşturarak İslâm kanunlarını uygulamasını, İslâmî mahkemeleri laik mahkemelere tercih etmesini, sırtını kara paraya dayamasını, dinî azınlıklara karşı ayrımcılığını ve siyasî muhaliflerini bastırmasını görmezden geliyor...”
Amerikan din mühendisliği için her yol mübah. Bazen ılımlıya karşı serti, bazen de serte karşı ılımlıyı destekliyor. Sahi Amerikalıların istikameti, bir tarafa kıblesi var mıydı?
07.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|