Gorbaçov’un “glastnotst/yenilenme” politikaları neticesinde dağılan Sovyetler Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), uzun yıllar Türkiye’nin ‘düşman listesi’nin başında yer aldı. 1940’lı yıllarda Türkiye’den ‘toprak talebi’nde de bulunmuş olması ve komünist sistemle yönetilmesi de bu ‘düşman’lığın devamını sağladı.
1990 sonrası SSCB dağılıp, birliği oluşturan ülkeler ‘bağımsız’ olunca; başlangıçta “Din öldürülecektir” diyenlerin kurduğu sistemin, İslâm karşısında döküldüğü ve git gide İslâma teslim olmaya başladığı görüldü. Birliğin çekirdeğini oluşturan Rusya’nın dahi, çoğalan Müslüman nüfus sonrası İslâm Konferansı Teşkilâtına ‘üye’ olmayı talep etmesi bunun bir göstergesiydi. Ramazan ve Kurban Bayramlarında camilerden sokaklara taşan cemaat de, Rusya’nın İslâma teslim olma sürecine girdiğinin işareti olsa gerek. Yakın zaman önce, Rusya’nın önde gelen gazetelerinden İzvestia, Rus asıllı 300 bin (üçyüz bin) kişinin Müslüman olduğunu yazmıştı. 1993 yılına kadar başşehir Moskova’da bir cami, bütün Rusya’da ise 300 cami varken, bugün bu sayı Moskova’da 20, bütün Rusya’da 6 bin sayısına ulaşmış. (Yeni Asya, 3 Mayıs 2007)
Bu gelişmeler, Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin yıllar önce verdiği müjdeyi hatırlatıyor:
“İki dehşetli Harb-i Umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle, kat’iyen dinsiz bir millet yaşamaz. Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’ân’a kılıç çekemez. (Emirdağ Lâhikası, s. 311)
Üstad Bediüzzaman, yıllar önce bu müjdeli haberi verirken, Risâle-i Nur’lar son günlerde Rusya’nın da gündemini meşgul ediyor. Rusya’da Risâle-i Nur’ların yasaklanmasına çalışanlar bilmeyerek bunların ülke gündemine girmesine sebep oldu. Milliyet’in “Rusya, Nurcuları tartışıyor” başlıklı haberinde şöyle denilmiş:
“Rusya’da Said Nursî’nin kitaplarının yasaklanmasının perde arkasında Nurcu hareketinin güç kazanmasını önleme düşüncesinin yattığı ileri sürülüyor. Nezavisimaya gazetesi, dün yayımladığı ekinde yasak kararına tam sayfa ayırdı ve uzmanların görüşlerine yer verdi. Kitapların aşırı unsurlar içerdiği ve okuyanları intihar eylemcisi olmaya sürükleyebileceği gerekçesiyle yasaklanması uzmanları ikiye böldü. Tataristan Başkanlık danışmanı Rafael Hekimov, ‘Nursî’nin kitapları Rusya’nın ne güvenliğini ne de toprak bütünlüğünü tehdit ediyor. Eserlerinde başka dinler ya da devletler aleyhinde de bir şey yok’ dedi. Carnegie Vakfı uzmanlarından Aleksey Malaşenko, ‘Herhangi bir tehdit oluşturduklarını düşünmüyorum’ diye konuştu. Moskova Belediye Meclisi Etnik İlişkiler Komisyonu üyesi Georgiy Engelgard ise yasak kararının Nurcuların Rusya’da daha da güç kazanmasını engellemeyi amaçladığını savundu.” (Cenk Başlamış’ın haberi, 7 Haziran 2007)
Risale-i Nur eserlerinin Rusya’da okunmasını ve yayılmasını engellemeye gayret edenler, bu niyetlerinin aksiyle ‘tokat’ yiyecek ve inşallah bu nurlar, bütün dünyada daha fazla bilinip okunacak. Çünkü Risâle-i Nur’lar, asrın insanının ihtiyaçlarına cevap veren bir Kur’ân tefsiridir.
Bu tartışmalar, “Din öldürülecektir” diyen eski Rus yöneticilerinin gerçekte kendi fikirlerinin öldüğünü bir defa daha göstermiş oldu... Bütün güzellikler Rabbimizin fazlındandır...
08.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|