Bir buçuk milyonu aşkın lise mezunu genç, üniversite eğitimine devam edebilmek için bugün ter dökecek. “Başları açık olmayan veya kılık kıyafetleri yürürlükteki mevzuata uygun bulunmayan” adayların alınmayacağı “yasaklı” ÖSS “81 il ve bazı ilçe merkezleri ile KKTC’de” bugün yapılacak. Bugünkü imtihanın iki özelliği var: Biri, pek çok gencin üniversiteyi kazanma imkân ve ihtimali olmaması. Çünkü üniversitelerin kontenjanı sınırlı. İkincisi de, hemen her yıl ‘son olsun’ diye temenni ettiğimiz “başörtüsü yasağı”nın hâlâ uygulanacak olması...
Tabiî ki, üniversitelerdeki başörtüsü yasağı sona ermeden sadece ‘imtihan’larda başörtüsü yasağının kalkması bir anlam ifade etmez. Ancak, imtihana giren öğrencilere ‘başörtüsü yasağı’ uygulamak, üniversite öğrencileri için uygulanan başörtüsü yasağından bin kat daha gariptir.
Neticeyi değiştirip değiştirmeyeceği çok önemli değil. Biz doğruları tekrar hatırlatalım: Hali hazırda uygulanan başörtüsü yasağı, yürürlükteki kanunlara aykırıdır. Çünkü TBMM’nin kabul ettiği ve kız öğrencilerin başörtüleriyle üniversitelerde okumasını engelleyen bir kanun yok. Her daim değişmesi gerektiğini ifade ettiğimiz “12 Eylül ihtilâl anayasası”nda da böyle bir madde yok. Ne var peki? Yönetmelikler, yorumlar ve ‘fiilî durum’ var. Yönetmelik, yorum ve ‘fiilî durum’un kanunlar ve Anayasa’dan daha üstün olduğu her halde iddia edilemez. Yasağı savunanlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de ‘yasaktan yana’ tavır aldığını ileri sürüyorlar ki, bu iddia da doğru değildir.
Bir nokta daha var: Yürürlükteki kanunlara göre başörtüsü yasağı olmuş olsaydı, o da yanlış olurdu. Çünkü; hür, demokrat ve ‘muasır medeniyet seviyesi’ne ulaşan hiçbir ülkede böyle ‘anlamlı’ bir yasak yoktur. Dolayısı ile böyle bir yasağın Türkiye’de olması kökten yanlıştır.
Üniversite eğitimindeki tek problem, elbette başörtüsü yasağı değildir. Ama bu yasak, üniversitelerdeki huzursuzluğun en önemli sebeplerinden biridir. Bugünkü ‘yasaklı ÖSS’nin son yasaklı sınav olmasını arzu ediyoruz. Nihayetinde bu yasak sonsuza kadar devam etmeyeceğine göre, yasağın devam ettiği yıllarda okuma isteyen başörtülülere haksızlık yapılmış oluyor.
Üniversitelerin ‘hal ve gidiş’inden sorumlu olan YÖK’ün, başka bütün işlerini bir yana bırakıp sadece başörtüsü yasağıyla ilgilenmesi, sürekli bu yasağı kuvvetlendirmek için yeni ‘yorum’lar yapması doğru mudur? Dünyadaki ‘ilk 500 başarılı üniversite’ arasında bir adet üniversitemiz olmaması YÖK için hata ve eksiklik olarak yetmez mi? Niçin bu listeye girmek için gayret göstermek yerine, başörtüsü yasağını sürdürmek için çareler aranıyor?
Yanlışın ve haksızlığın uzun süre sürdürülmesi mümkün değildir. Ayrıca, yasaklı yıllarda sebep olunan mağduriyetler de tazmin edilmelidir. Ancak o zaman hak yerini bulmuş olur...
17.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|