HAMAS Başbakanı (Filistin) Haniye ve Siyasî Büro Şefi Halit Meşal, Gazze’de bir devlet kurma gibi bir niyetlerinin ve teşebbüslerinin olmadığını ve bunun varsayım ve yakıştırmadan ibaret olduğunu ileri sürdü. Gerçekten de özelde HAMAS ve genelde Filistin düşmanları son durumla ilgili alayvari ifadeler kullanıyorlar.
Bu bağlamda Martin Indyk ‘Hamasistan ve Fetihistan’ başlıklı bir makale kalame almıştır. Haniye Gazze’nin sadece HAMAS’ın değil aynı zamanda bütün Filistinlilere ait olduğunu ifade etmiştir. Bunlar hepsi özünde doğru ve güzel dilekler ama vakıayı değiştirmiyor. Fiili bir durum Gazze’nin artık bir HAMAS bölgesi olduğunu ortaya koyuyor. HAMAS Gazze’yi Fetihlilerden temizledi ve arındırdı. Buna mukabil, Batı Şeria’da da Fetih, HAMAS’a yönelik aynı şeyleri yapıyor. Taraflar İsrail’e karşı gösteremedikleri güç gösterisini veya dik duruşu birbirlerine karşı gösteriyorlar. Elbetteki demokrasinin boğulmasından ve olan bitenden Halit Meşal’in dediği gibi bölgeyi tecrit eden İsrail ve ABD ve bazı Batılı ülkeler sorumlu.
Gazze ‘HAMASLAND olmayacak’ sözleri ne derece tek yanlı ise bu suçlama da o derece tek yanlıdır. Burada yerel tarafların da azımsanamayacak suçları ve kabahatleri vardır. HAMAS’ın suçladığı gibi Fetih yolsuzluklara batmış ve siyasî bir kadavra olmuştur. Buna mukabil, HAMAS da, stratejik öngörüsüzlüğüyle adeta tuzağın ve kuşatmanın içine koşmuştur. Ve bu kuşatmayı da dış yardımla aşabileceğini ve yarabileceğini ummuştur. Bu da bir basiretsizliğin ötesinde yönetme kabiliyetlerinin sorgulanmasını gerektiren bir durumdur. HAMAS İkinci İntifada’dan beri yanlış yönetilmektedir. Filistin meselesi Filistinlilerin üstesinden gelebileceği bir mesele değildir. Dolayısıyla mevzi hesaplar veya hesaplamalar mutlaka uluslararası yapıyı dikkate almalıdır. Aksi takdirde, sonuç hüsrandır.
***
Fiilî durum yani uzlet ve tecrit Filistin’i üçe böldü. Bir tarafta 1948 toprakları üzerinde ve 1967’de işgal ettiği bölgede İsrail, diğer tarafta da İsrail’in kısmen çekildiği bölgelerde Fetih ve HAMAS egemenliği var bugün. Bu HAMAS’ın iddia ettiği gibi bir tesadüf değil bilinçli olmasa bile yanlış hesaplamaların tabiî bir sonucudur. Gazze’de bugün fiilî olarak HAMAS egemenliği var. Batı Şeria’da da Fetih’in. Bu durum bize Osmanlı beylik dönemlerini veya Endülüs’teki Tevaif-i Mülük dönemini hatırlatıyor. Kısa bir zamanda Lübnan’ın da bu hale gelmesi kuvvetle muhtemel. Esasen HAMAS, İsrail için en menfur bir örgüt olsa da, Gazze’yi ele geçirmesi işini kolaşlaştıran bir durumdur. İç savaş ve Fetih ile HAMAS’ın ayrışması tam da İsrail’in arzulayıp da yapamadığı bir gelişmeydi. Bunun sonucu İsrail’in uluslararası meşrûiyeti veya işgalin haklılığı (!) artmış ve pekişmiştir. İsrail’in pozisyonunu pekiştirmiştir.
Aslında HAMAS ve Fetih çatışması İsrail’in tezini ispat etmiştir. İsrail, barış için karşısında ciddî bir muhatap olmadığını savunuyordu. Şimdi muhataplar çatallaşmış durumda. Daha doğrusu HAMAS, İsrail’i tanımadığı için muhatap değildir. Fetih de, Gazze’yi kaybettiği için muhatap olmaktan çıkmıştır. Gazze’ye hakim olmadan İsrail’den nasıl toprak isteyecektir. Dolayısıyla Filistin’deki beylik dönemi İsrail’i rahatlatmıştır. İsrail duruma nezaret etmek için İşçi Partisi Başkanlığına seçilen Ehud Olmert’i derhal savunma bakanlığına atamıştır.
***
İsrail’in bundan sonraki izleyeceği politika ne olacaktır? Tabiî ki, tavşana kaç, tazıya tut politikasıdır. Gazze’ye yönelik ablukanın ağırlaştırılmasıyla birlikte İsrail, Filistinlilerin bu şekilde dağınık kalmasından memnun kalacaktır. Bunun ötesinde şimdiden insanî bir felâkete yol açma pahasına Gazze’nin elektrik ve suyunu kesebileceğini ilân etti. Araplar ise şaşkın: Bir taraftan olmayacak duâya amin der gibi eski statüye geri dönülmesini istiyorlar, diğer taraftan da Abbas’ın meşrûiyetini savunuyorlar. Bu durumda Haniye hükümetini muhatap kabul etmeyeceklerinin sinyalini veriyorlar. HAMAS ise Araplardan taraf tutmamalarını istiyor. Abbas olağanüstü bir hükümet atamaktan söz ederken, HAMAS olağanüstü dönemi mevcut hükümetle geçirmek gerektiğini savunuyor. İsrail, Suriye-Lübnan sınırına olduğu gibi Gazze-Mısır sınırına da uluslararası güç mevzilendirilmesini talep ediyor.
Velhasıl bölge ile birlikte Filistin’de kriz giderek derinleşiyor. Durum iyice karıştı.
17.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|