Bizim ve bizden sonraki nesillerin hayatında arama motorları olacak. Belki bugünküne göre daha gelişmiş, daha ayrıntılı, daha kapsamlı bulacak hayatımızın köşe bucağında sakladıklarımızı. Sadece yazılar değil, fotoğraflar, videolar, ses kayıtları ve belki bugün aklımıza bile gelmeyecek kayıtlar bulunacak o uçsuz bucaksız okyanusta.
Bir zamanlar yazdığımız öfkeli, hüzünlü, ağlamaklı, dalgacı, depresif, malumatfuruş, ukalaca yahut mütevazı yazıları; ağlamaklı, ağzımız kulaklarımızda fotoğrafları; dünyanın en önemli işini yapıyormuşuz gibi kaydettiğimiz videoları, yıllar sonra bulup acı bir tebessümle okuyacak ve izleyeceğiz.
Kazandığımız sınav sonuçlarıyla karşılaşacağız, bambaşka birşey ararken. Tıpkı evde bir faturayı ararken, nicedir unuttuğumuz bir mektupla karşılaşmak gibi...
Koca bir gülümseme çıkacak karşımıza, tırnak içine yerleştireceğimiz bir arşiv cümlesi için ara tuşuna bastığımızda. Tıpkı evde senet ararken karşılaştığımız eski bir fotoğraf gibi...
Vaktiyle tanıştığımız, hasbihal ettiğimiz, uzun uzun sohbet ettiğimiz dostlarla karşılaşacağız. Hastane koridorlarında can havliyle koşuştururken karşılaştığımız gibi.
Unuttuklarımızı yeniden hatırlayacağız, unutamadıklarımıza dair kelimesi kelimesine alıntıları ararken. Yolda “gözüm bir yerden ısırıyor” diyerek kendi kendimizi yiyip bitirdiğimiz, ama bir türlü hatırlayamayıp utandığımız eski ahbaplar gibi...
Nerelere girip çıkmışız, kimlere neler söylemiş, nelere kızmış, nelere gülmüşüz; başbaşa kaldığımız bilgisayar ekranında bir filmin “flashback”i gibi parlayıverecek gözümüzün önünde.
Neler yaşadığımıza dair dost meclislerinde, akraba sohbetlerinde, aile içinde konuşulmayan, bilinmeyen dosyaları bulacağız; bir gece bambaşka cümleleri için araladığımız geçmişimizden...
Biz ve bizden sonraki nesiller farklı yaşayacaklar geçmişi. Onlar herşeyi tavan aralarında, tozlu raflarda, albümlerde, eski bir kitabın arasında, eski bir dostun gözlerinde, eski sokaklara sinmiş kokuda, eski evlere sinmiş renklerde bulurken, biz bambaşka yerlerde bulacağız.
Belki herkesin ulaşabileceği, ama puzzle’ın diğer parçalarına sahip olmadığı için resmi tamamlayamacağı kırık dökük hatıralarımız olacak.
Gelecek kadar, geçmiş de değişecek, bir gün.
Ama hayat özde hep dün, bugün ve yarın üçgeninde yaşanıp gidecek.
14.06.2007
E-Posta:
[email protected]
|