Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

M. Latif SALİHOĞLU

Siyasette medya faktörü



Mahalli olsun, ülke genelinde olsun, periyodik yayın yapan hemen bütün gazetelerin siyasetle bir şekilde münasebet bağları var.

Bu, dün olduğu gibi bugün de böyledir. Bugün için, gazetelere radyo, televizyon ve internet yayıncılığı da eklenmiş bulunuyor.

Dolayısıyla, bilhassa günümüzde medya–siyaset iletişimi ve etkileşimi kaçınılmaz bir vak'aya dönüşmüş durumda.

Bununla birlikte, hemen bütün medya kuruluşlarının kendilerine mahsus bir "siyasî eğilimi" de söz konusudur.

Bu da bir realitedir ve normal ölçülerde kalmak şartıyla buna ancak saygı duyulur.

Kim ki bu realiteyi inkâr eder ve meselâ "Falan gazete, filan televizyon kanalı tamamen tarafsızdır, herhangi bir siyasî eğilimi kesinlikle yoktur" derse, o kimse hakikati ketmetmekle kalmaz, aynı zamanda inandırıcılığını da kaybeder.

Demek ki, özellikle günlük çıkan ve genel anlamda yayın yapan hemen bütün medya organlarının kendilerine mahsus bir siyasî temayülü vardır. Bunu böyle kabul etmek durumundayız ve de yadırgamamalıyız.

Yadırganacak olan bir nokta varsa, o da yayın politikasını kelimenin tam mânâsiyle "tarafgirane" bir tonlamayla sürdürmektir. Yani, meselâ kendi tarafında olanları şeytan bile olsa melek gibi görmek ve karşı taraftaki insanları ise melek gibi olsa bile şeytan gibi görmek ve öyle göstermeye çalışmaktır.

Seçim atmoferi içine girdiğimiz şu son haftalarda, mutedil bilinen bazı basın–yayın organlarında, bu tarafgirlik marazının hiç umulmadık ve hiç beklenmedik derecede öne çıkmasından son derece üzüntü duyduğumuzu burada ifade etmek ister

Bazı tesbitler

Türkiye'deki bazı büyük basın–yayın kuruluşlarının Halk Partisini her halükârda desteklemiş oldukları bilinen bir gerçek.

Kimilerinin "mâlum basın", kimilerinin "kartel medyası" dedikleri bu mevkutelerin tavrı, oldum olası böyledir.

Bu büyük basın kuruluşlarından hemen hiç biri, 1946'da kurulan ve on yıllık bir hükûmet devresinden sonra kanlı bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılan Demokrat Partiye taraf olmamış, demokrasi adına olsun ciddî bir destek vermemiştir. Aksine, bu gazeteler hemen her fırsatta Demokratların aleyhinde yayın yaparak onu acımasızca eleştirmiş ve yıpratmaya çalışmıştır. Zira, gerek sahipleri ve gerekse çalışanlarının (özellikle yazarlarının) çoğu Halk Partisi zihniyetini taşıyordu: Hürriyet, Milliyet, Akis, Ulus ve Cumhuriyet gibi mevkuteleri bu cümleden kaydetmek mümkün.

DP'ye taraf durumdaki tek gazete ise, nisbeten zayıf kadrolu ve düşük tirajlı olan Zafer gazetesiydi.

* * *

Öte taraftan, aynı dönemde yayın hayatına atılan ve muhafazakâr kitle üzerinde mühim tesirler icra eden "dinî tandanslı" gazete ve mecmualara baktığımızda da, Demokratlara karşı yine benzer bir muhalefet ve yıpratma kampanyası yürüttüklerini görmekteyiz.

Özellikle 1950'li yıllarda yayın yapan meselâ Büyük Doğu, Sebilürreşad, Serdengeçti, Büyük Cihad gibi dinî mecmua ve ceridelerin siyasî görüş ve düşünceleri büyük oranda Millet Partisi odaklıydı.

Dinî duygu ve hassasiyetleri tartışmasız şekilde kabul ettiğimiz bu mevkuteler, bilhassa 1952'de Malatya'da vuku' bulan "Yalman hadisesi"nden sonra bütünüyle ve çok acımasız bir şekilde Demokrat Partiyi tenkit etmeye başladılar.

Başını Necip Fazıl, C. Rıfat Atilhan, Eşref Edib ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi dindar zatların çektiği bu muhalefet cephesi, günden güne gelişerek, Demokratlara tam muhalif ve muarız partileri açıktan açığa destekleme noktasına kadar gelip dayandı.

Değişik tarihlerde DP'ye karşı yaptıkları alenî tezyif, tahkir ve hatta tekfir derecesindeki neşriyat ve faaliyetleri sebebiyle, zaman zaman mahkemelik oldular, cezalık duruma düştüler.

Bu gibi durumlar, milliyetçi–muhafazakâr kesimin Demokratlara karşı olan kin, hiddet ve öfkesinin daha da kabarmasına sebebiyet verdi.

Öyle ki, Demokratların kanlı 27 Mayıs Darbesiyle iktidardan devrilmesini dahi büyük sevinç ve memnuniyet hissiyle, hatta gösterisiyle karşıladılar.

* * *

1960'tan sonra ise, yayın hayatını sürdüremeyen dinî mecmualar, cerideler oldu. Bu kesimden olup neşriyata devam edenler ise, yine hiçbir zaman ve hiç bir şekilde Demokratın devamı mahiyetindeki partilere yönelmediler, destek vermediler; tam aksine aleyhteki tutumlarını aynen devam ettirdiler.

1960'lı yılların sonlarında neşir hayatına başlayan İttihad ve Yeni Asya gazetelerini, diğerlerinden ayırmak ve istisna tutmak gerekir.

Ayrıca, o günlerin Tercüman gazetesi de, bir yandan Demokratları desteklerken, bir yandan da milliyetçi partilere arka çıkıyordu.

Günümüzde durum

Günümüzdeki medya tablosuna baktığımızda ise, ana hatlarıyla şöyle bir manzarayla karşılaşmaktayız:

Vaktiyle Halk Partisini destekleyen mâlum medya, menfaati icabı ara ara iktidara yaranmacılık rollerini oynamakla beraber, yine aynı tarz üzere yayın yapmaya devam ediyor.

Mütevazı imkânlarla neşriyatını sürdüren Yeni Asya'nın tavrında da herhangi bir kırılma, bozulma söz konusu değil. Bu camia, dün olduğu gibi bugün de Demokrat çizgide sebat edip hizmetini aynen sürdürüyor.

Yeni Tercüman gazetesi ise, bugün için tamamiyle milliyetçileri destekliyor ve normal haberlere varıncaya kadar hemen bütün yayıncılık faaliyetini tarafgirlik esası üzerine bina etmiş bulunuyor.

Vaktiyle Millet Partisi ve türevlerini/versiyonlarını destekleyen mevkutelerin devamı mahiyetinde gördüğümüz günümüzdeki dinî tandanslı medya grupları ise, mutlak ekseriyetle AKP'yi destekliyor.

Polemiğe girmemek için isimlerini burada tek tek saymayı doğru bulmuyoruz. Ancak, bunların evveliyatına bakın ve mâzideki siyasî kökenlerine inin, hemen umumiyetle karşınıza Büyük Doğu, Serdengeçti, Sebilürreşad, Yeşil Bursa, Hür Adam, Büyük Cihad gibi dinî/siyasî mevkutelerin çıktığını göreceksiniz.

Bu kıymetli mecmuaların dinî tarafına diyecek herhangi bir sözümüz yok; hassastırlar, samimidirler. Fakat, siyaset noktasında ne geçmişte bunlarla aynı kulvarda bulunduk, ne bugün için onlarla aynı paralelde düşünmekteyiz. (NOT: Üstad Bediüzzaman'ın "...Ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz–fakat siyaset noktasında değil" sözünü tahattur ediniz. Emirdağ Lâhikası, s. 281.)

Hâsılı, medyanın siyasetteki etkili rolünü bilmek gerektiği gibi, hangi medya unsurunun hangi kökten geldiğini ve hangi damardan beslendiğini de bilmekte büyük fayda var.

14.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (13.06.2007) - Siyasî denklem

  (12.06.2007) - Bir tuhaf ilân

  (09.06.2007) - Sağ'lı-sol'lu siyasetin sonu mu?

  (07.06.2007) - Rumeli seyahati

  (06.06.2007) - Siyasette tarafgirlik marazı

  (05.06.2007) - Siyasette savrulma günleri

  (04.06.2007) - Türkiye–ABD krizleri

  (02.06.2007) - Tereddüt nezlesi

  (31.05.2007) - Dostça mesajlar

  (30.05.2007) - İttihad-ı İslâm (Partisi) -2-

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004